6.2.09

tsl değerlendirmesi..

bu sene daha çekişmeli gittiği düşünülsede ligimizdeki futbol kalitesi malesef düşündürücü şekilde geriliyor bana kalırsa.. ligin zirvesinde 6 takım birbirine yakın puanlarda seyretmelerine rağmen yönetimlerin yaptığı hatalar her hafta artan bir hızla devam ediyor.. tamam ekonomik kriz var bahanesi altına sığınıyor bir çoğu ama ya yaptıkları transferlere gerçek değerlerinden fazla verdikleri paralar ne oluyor.. hani ekonomik kriz vardı bu ülkede.. yoksa başbakanın yakınları gibi size demi kriz teğet geçti anlamak zor gerçekten.. bütün ülke krizden kırılıyorken evde oturan bir sürü insan işsizlikten blog açma olayına girmişken bu değirmenin suyu nerden geliyor arkadaşım..
bunun çözümü olarak sürekli olarak temcit pilavı gibi önümüze konulan nbadeki salary sistemi de bizim ülkemiz için uygulanma şansı oldukça az olan bir uygulama bana kalırsa.. neden mi düzenli olarak sponsor, stadyum gişe geliri ve merhcandising geliri olan kulüp sayımız sadece 4.. diğer takımlarımızın maalesef stadları sadece 4 takımla oynadıkları zaman hatta son zamanlarda sadece fb ve gs maçlarında full oluyor.. birçok takımın resmi merchandising ürünü bile yok..
bu 4 takımın dışında ligde kendi forma reklamını düzgün satabilen bir takımda yok malesef.. onlarda zaten bir firma tarafından kapatılmış durumda o da enteresan bir durum ya neyse.. diğer takımların hepsi son 2-3 yıldır sürekli turkcell reklamıyla sahaya çıkıp sanki özel bir turnuvadaymış ve herkes turnuvanın sponsoru olan şirketin reklamıyla sahaya çıkacakmış gibi bir zorunluluk varmış gibi sahaya çıkıyorlar.. hatta bu son iki senedir 1. lig takımlarının da neredeyse hepsinin bank asya reklamıyla sahaya çıkmalarıyla daha da acınacak bir durum ortaya çıkarıyor.. evet malesef türkiyede böyle anlamsız durumlar oluyor.. ve daha önce belirttiğim gibi seyircisi olmayan takımların sayısı sağolsun belediye takımları sayesinde sürekli artmakta ve bu böyle olduğu sürece biz hep avrupa takımlarına bakıp iç çekmekle avunmak zorunda kalacağız.. ayrıca futbol bu ülkede prekazi tanjulu gs, rıdvan oğuz aykutlu fb, metin ali feyyazlı bjk zamanlarından beri iyice zevksizleşmeye başladı.. evet o zamanlar daha profesyonelleşme başlamamış sayılabilir, ama en azından oynanan futboldan zevk alabiliyorduk.. bunları yazan bir göztepeli taraftar ve bu taraftar kendi takımını sadece süper lige ilk çıktığı sene göze hoş gelen futbol oynarken izleyebildi.. buda acınacak bir başka durumu ülkemiz futbolunun.. ülkenin 3. büyük şehri ve önemli bir sanayi kenti olmasına rağmen izmirin süper ligde malesef takımları barınamıyor.. gerçi bizim arka arkaya küme düşerek amatör kümeye kadar düşmemizin nedenleri biraz enteresan olsada ( yani yönetim yanlışlarının dışında malesef bu ülkede federasyonun arka arkaya 4 sene boyunca bir takıma transfer yasağı koymasının açıklaması yapılmadı( burda yeni bir parantez açmak zorunda hissettim kendimi 2001 krizinde fb, gs, bjk nin o günün parasıyla ayrı ayrı 100'er trilyonluk vergi borçları silinirken bizim takımın yaklaşık 4 trilyonluk borcu yüzünden sürekli transfer yasağı almasından bahsediyorum) ve malesef takımımızı yönetenler tarafından sorgulanamadı ve o para bir türlü ödenemeyip gerçekten bir alternatif güçlü takım oluşması engellendi) sonuçta uzun süredir bir izmir takımı süper ligde temsil edemiyor kentini.. göztepe dışında sürekli olarak yaşar holding desteğiyle beslenmesine rağmen alınan paraları bir türlü olumlu kullanamayan ve ayağını yorganına göre uzatamayan ksk ile seyircisi olmadığı için yıllarca oynadığı süper ligde sürekli orta sıralar için veya düşmemeye oynayan altay da uzun süredir başarısız sezonlar geçiriyorlar.. burda hep gündeme getirilen izmir takımlarının birleşmesinin olamayacağınıda şu örnekle anlatmak istiyorum..
istanbulda konuşlanan türkiyenin en eski ve en çok taraftarı olan takımlarının avrupada başarılı olması için kendi armalarından, tarihlerinden ve renklerden vazgeçerek bir takım altında güçlü bir şekilde birleştiğini ve avrupa şampiyonluğuna oynadığını düşünün.. bu fikir sizin aklınıza ne kadar yatarsa izmirdeki takımların da kendine özel armaları, tarihleri ve renkleri olduğunu ve onlardan vazgeçmelerinin imkansız olduğunu anlarsınız belki..
ayrıca o takımlara sağlanan devlet ve federasyon yardımlarının yarısına izmir takımları sahip olsa o zaman neler yapacaklarını görebiliriz.. ayrıca malesef izmirli işadamlarımız da şirketlerinin işlerini artırmak için istanbul takımlarının yönetimlerine girerek kendi isimlerini türkiyeye duyurma yarışına girerek ve bu arada paralarını o takımlara akıtarak izmir takımlarına destek vermeyerek ihanet içine giriyorlar.. bu konuda yazacak o kadar şey varki yazarken sinirlerim bozuluyor o yüzden devam etmek istemiyorum.. sadece bir ekleme yapmak istiyorum şu anki federasyon başkanı aynı zamanda altay kulübünün de eski başkanı.. ona sormak isterim bugüne kadar altay dışında herhangi bir izmir takımı için herhangi bir olumlu gelişme olması konusunda birşeyler yapmış mı.. yoksa büyükşehir belediye başkanlığını ele geçirmek isteyen akp yönetimine alsancak stadını vermek için mi daha çok uğraşmış..
konumuz olan tsl değerlendirmesine devam edecek olursak ligimizin bence yöneticilerden sonraki en zayıf halkası hakemler istedikleri kadar reform rönesans vb. olan değişimlerden geçsede malesef hiçbir zaman avrupa düzeyini yakalayamayacaklar, neden mi kesinlikle yetenekleriyle alakalı değil bu durum.. onların önündeki en büyük engel akbabalar ve o akbabalar futbolun üzerinde uçmaya devam ettiği sürece, o kendini neredeyse dünyanın en iyi hakemi zanneden erman toroğlu ve şu an şovmenlik yapan ahmet çakar da geçse hakemlerin başına hiç birşey değişmez, kimse kendini boşu boşuna kandırmasın.. bakın son iki senenin en iyi hakemi olarak değerlendirilen fırat aydınusun ne hale geldiğine.. o trabzon maçındaki kararlarını gördüğüm zaman inanamadım gerçekten..

not: bugünkü trabzon maçında gözüme çarpan biri olumsuz, diğeri olumlu iki şeyi de paylaşayım.. ilk pozisyon umut bulut ceza sahasında rakibiyle ikili mücadele yaparken topu kaptırıp ardından yere düştü ve hemen ardından ellerini kaldırarak itirazlara başladı haksız bir şekilde, o top orta sahaya geldiğinde ise ankaragüçlü oyuncuya yapılan faulden sonra trabzon seyircisi biraz önce umut bulutun itirazlarında dolayı penaltılarının verilmediğini düşünerek hakeme inanılmaz bir tepki koydu.. bu genellikle büyük diye tanımlanan takımların ve taraftarlarının başlattığı diğer takım taraftarlarınada sıçrayan anlamsız bir tepki.. ya kardeşim sahada futbol oynanıyor her karar sizin lehinize verilemez bunu anlayın bari.. yok illaki her düdük kendileri lehine olacak.. tamam hakem bariz bir hata yaparsa tabii ki tepki koyacaksında en olmadık pozisyonda tepki gösterince komik oluyor.. yanlış anlaşılmasın malesef bizim taraftarlarımızda bu tepkileri yapıyor, onlarıda bu işin içine katıyorum..
gelelim olumlu görüntüye maç bitti trabzonlu oyuncular galibiyetlerini geleneksel kolbastı oyunuyla kutlarken stadı dolduran seyirciler stadı terketmeden oyuncularına alkışlarla desetek verdiler.. kolbastı oyunu bittikten sonra da oyuncular ve seyirciler ingilterede görmeye alıştığımız karşılıklı alkışlarla sahayı terkettiler.. şimdi burda asıl belirtmek istediğim izmirde maçlarda görev yapan polisler bu görüntüleri izleyerek; takımı maçtan sonra galip geldiyse bu galibiyeti oyuncuları ile paylaşmak isteyen seyircilerin yaklaşık olarak 15 dk boyunca stadda kalmalarının bir zararı olmadığını öğrensinler.. bu konuda en büyük sıkıntıyı yaşayan izmir seyircilerini maç biter bitmez stadtan çıkarmak için enerjilerini harcamasınlar artık..
son olarak yine bir ingiltere örneğiyle bitirmek istiyorum.. birgün sahada kaybeden takımını da alkışlayan bir seyirci topluluğu görmeyi diliyorum..