7.12.08

Formula 1'in içine etmek..


Zamanında schumacherin ve ferrarinin önünü kesmek için yaptığı değişiklikleri unutan bernie madalya saçmalığıyla formulanın tekrar popülaritesini kazanabileceğini zannediyor.. ancak yol yakınken birileri bernie yi uyarmalı.. 

zamanında yaptığı hatadan dönerek sadece ilk 6 araca puan vererek en azından 1. gelenin arkasından gelenlerle aldığı puan farkını yükseltmesini sağlayan sistemi denemeli.. yani sen yıllarca kullandığın sistemi sadece bir kişinin önünü kesmek için bozmadın mı zamanında( ha onuda beceremedi ya neyse).. şimdi o zaman hata yaptığını kabul et.. aslında rekabeti artıracağını zannederken pilotlar arasında haksızlık yarattığını kabul et.. ondan sonra herkes yarışmanın adaletinin geldiğini hissetsin..

ama.. kaderin bir cilvesi olarak ekonomik kriz dolayısıyla takımların arasındaki uçurum sürekli açılırken, sen tek motor gibi abuk önerilerle ayakta kalmaya çalışan takımların şevkini kırarak, işletmesini aldığın pistleri kötü yöneterek o ülkelerdeki insanları hem formula 1, hem de diğer motorsporlarından soğutarak ne yaptığını düşünüyorsan gerçekten bilmek isterdim..

bu spora gönül vermiş izleyiciler artık kerhen yarışları izlerken.. artık yarışlarda zevk almak için yağmur yağmasını veya startta favori pilotlardan bir veya ikisinin geride kalmasını ve onların üst sıralara tırmanmasını umuyorlar.. hoş alman mimarın tilke ile beraber neredeyse birbirinin kopyası ve geçiş imkanları sınırlı pistler yaparak o tırmanışları bile bizi izlemekten mahkum bıraktınız ya.. bernie sana söyleyecek kelime bulmak çok zor...

buna rağmen hamilton, kubica, vettel, massa, alonso gibi pilotlar sayesinde bir süre daha takip etmeye devam edeceğiz ama bu ne kadar sürer.. bu senin ve ekibinin yapacağı değişikliklere bağlı, umarım doğru kararlar verirsiniz..

Not: Maalesef ki Honda da formula 1 takımını satma kararı aldı.. sezon başlayana kadar alıcı bulunmazsa şimdilik takım sayısı 1 azaldı.. her ay nerdeyse bir pist yarışı düzenlemekten vazgeçiyor.. bernie uyuyormusun yoksa..

Issız Adam


Bu filmi eleştiren herkes bi şekilde kendisini bir kişinin yerine koyarak ya da mesela İstanbul'un avukatı olarak eleştrilerini dile getirmeye çalışıyor.. 

Filmin başındaki Alperin fahişelerle olan sevişme görüntüleri bazılarına (benim gibi) basit gelirken, bazılarına çok ağır geldi.. hatta bu sahnelerin ne işi var filmde demeye kadar götürdüler işi.. ki burda Alperin hayatını rahat ve varlıklı olarak sürdüren bir şef aşçı ve restourant sahibi olmasının dışında, aslında duygusal bağlarının olmadığı ilişkileri yaşadığı ve buna aşırı derecede bağlandığını anlattığını unuttular filmin.. ayrıca bu yaşam tarzına bağlanmasına rağmen aslında yaşadığı ilişkilerden, çarşafları her seferinde kaldırıp atmasıyla pek de zevk almadığını ama alıştığı hayatt an vazgeçemediğini anlayabiliriz..

Ada ise malesef ki sayıları fazlalaşan ve kadınları duygusal yalanlarla kandırıp kendilerine aşık ettikten sonra türlü bahanelerle bi şekilde terkedip giden ve arkasında bıraktığı tahribatı önemsemeyen ve insani yönünü kaybetmiş adamlar tarafından sürekli terkedilen ama her seferinde kalbine söz geçiremeyip bi şekilde kendini ilişkilerin içinde bulan ve her seferinde hayal kırıklığına uğrayan saf ve güzel bir kadın profili..

burda betimlenen karaktelerin cinsiyetleri farklıda olabilir..  o yüzden bu kadar kişi kendini filmdeki karakterlerin yerine koyabiliyor.. 

aslında filmle ilgili olarak en genel eleştrilerden biri Alper karakterinin geçmişinden kaynaklanan şiddet eğiliminin sebebini Çağan Irmak tarafından açıklanmaması..  ancak burda herkes etrafına baksa mutlaka geçmişinden kaynaklanan bir problemi olan tanıdıkları ve ya akrabası vardır ama o özelliğini nerden aldığını kimse bilmez.. yani bu konudaki eleştriler biraz yersiz kalıyor..

Ada ve Alperin ilişkilerinin nasıl başladığı, nasıl sürdüğü ve nasıl bittiği konusunda çok bir sorun yok ..yalnız filmin en vurucu sahnesi Adanın Alpere nasıl hissederek seks yapılacağını öğrettiği sahneki, o sahnedeki oyunculuktan dolayı hem Melis Birkan, hem de Cemal Hünal gerçekten büyük takdiri hakediyorlar.. o sahneyi izlerken daha önce bu kadar duyguların içinde olduğu seksi yaşamamışlarsa eğer, hem erkek hem kadın gerçekten duyguların içinde olduğu seksin nasıl olduğu konusunda uygulamalı ders alırlarken bulabilirler kendilerini.. 

ama Alperin yıllar geçtikten sonra bile Adayla geçirdiği zamanları unutamayıp gerçekten ıssız kalması bence erkek kadın ayrımı yapmadan herkesin ibretle ders alması gereken bir hadise olarak hatırlanmalıdır..

Not: Hala izlememiş olan varsa ve eğer o kişiler benim gibi severken terkedildilerse filme şu an birlikte olduğu kişiyle gitmesinler.. filmden çıkınca yüzünüzde mimiklerden bu şekilde veya benzer bir olayın başınızdan geçtiğinin tahmini çok rahat yapılır.. sonu o kadar vurucu bi şekilde bitiyor.. yani sinemadan çıkınca karşınıza çıksa orda koşarak ona sarılıp, sıkı sıkı sarıp bir daha da bırakmayı düşünebilirsiniz.. en azından ben çektiğim bütün acılara rağmen bunları düşündüm..

Nba

Normal sezonda yaklaşık olarak 1.5 ay geçtiği için nba hakkında izleyen ve takip eden herkesin belli bir öngörüsü oluştu doğal olarak.. Bende genel bir değerlendirmeyle nba de bu sezon hakkında benim gözüme çarpanları yazmak istiyorum.. 

Öncelikle bu sezona geçen sezon bıraktıkları yerden başlayan finalistlerden;
 bu performansı beklenen lakers, kobe-gasol ikilisine bynum ın eklenmesi ve ariza nın sakatlıktan kurtulması sonucu ve benchinde kuvvetli olması dolayısıyla bu sezonun en önemli favorisi olması beklenen lakers 2 adet 7-0 lık serinin sonunda iki doğu takımına yenilmesiyle şaşırttı beni.. bu yenilgilerin beni şaşırtmasının sebebi de detroitle kendi evinde oynamaları ve indiana gibi görece olarak zayıf bir takıma son saniyede de olsa yenilmeleri oldu.. lakers bu sene eğer sakatlık yaşamazsa batıda pek zorlanacak gibi görünmüyor..

diğer finalist celtics ise, benchinin zayıflaması ve big three nin 1 sene daha yaşlanması sebebiyle daha rölanti başlayıp yavaş yavaş formlarını yükseltmesi beklenirken, onlar gerçekten çok güçlü olarak sezona girdi.. ve onların mağlubiyetleri daha makul  karşılanacak takımlara karşı olması da dikkate değer.. ayrıca sakat sakat ve mükemmel oynadığı maçla pierce yine takdirleri kazandı bana göre..

doğu da celtics i zorlaması beklenen cavs ise lebron un önderliğinde beklenen de formda girdi sezona..  ancak bana sevimsiz gelen pazarlama startejisiyle lige giren lebron dolayısıyla bir antipatim olduğu için başarısız olmasını istediğin cavs in bu performansını kaybetmesini istiyorum..

batının bence finalist adayı olan ve lakers ın karşısına eğer daha önce gelmezlerse batı finalinde bize basketbol ziyafeti vereceğini tahmin ettiğim takım ise san antonio.. bu haftaya kadar hep eksik oynayan san antonio nihayet tam kadro oynamaya başladı ve form tutmaya başlamış gibi görünüyorlar.. ayrıca popovich in en büyük özelliği olan takımın nisan ayına en formda haliyle girmesi, bu sene hayalkırıklığı içinde olan batı takımları arasından sıyrılabileceğini düşünüyorum..

bunların dışında batıda portland ve denver sürpriz yapma potansiyeli olan takımlar gibi görünmelerine rağmen, portland tecrübesizlik, denver ise savunma zaafiyeti nedeniyle soru işaretleri barındırıyorlar.. houstonda da ron artest ve sakatlıklar ilerlemelerine engel olacak izlenimi verirken.. new orleans ise anlam verilemeyecek kadar kötü oynuyor ki toparlansalar bile en fazla batı yarı finali oynayabileceklerini düşünüyorum..

doğu da ise daha karmaşık ve daha sürprizli sıralamalar oluşsada orlando ve detroit in doğu yarı finali oynayacakları belli gibi.. burda bir istisna olarak howard, hedo ve lewis i tutarak nelson un yerine adam gibi bi guard bulabilirse orlando nun finali zorlayabileceğini düşünüyorum.. onun dışında ise belki atlanta renk getirebilir play-off a ama fazla ileri gidebileceklerini sanmıyorum..

bizim oyuncularımızdan hedo, geçen seneki çizgisine yakın oynuyor, ancak istatistiklerindeki ve şut yüzdesindeki düşüşü onun all-star rüyasını kaybetmesine neden olabilir.. ve artık hedo nun sayısı tek rakamlarla biten maçlar oynamaması gerekiyor..

memo ise, babasının rahatsızlığından önceki yaşadığı tutukluğu istanbul dönüşü birkaç maç sonra toparlasada şu an yine bi formsuz dönem yaşıyor.. onunla ilgili bu sene söylenecek tekşey babasının sağlığına biran önce kavuşmasını dilemektir.. daha fazlası onun için beklenmemeli bence.. all-star şansı bu sene nerdeyse sıfırken babasından gelecek haberlere göre inişli çıkışlı bir grafik izletecek bize..






Göztepe.......

Bu sene ilk kez Alsancak stadına gittim Göztepe'mizi izlemek için. Ancak daha önceden tv de izlediğim 1-2 maçından bile daha kötü bir oyun, daha doğrusu haysiyetsiz bir oyun oyna(yama)dı Göztepe'miz bugün. Öncelikle bu takımdan iyi oyun beklemiyordum zaten, nedeni ise 3. ligde olan bir futbolcu topluluğu yetenek olarak zaten yeterli kapasiteye sahip olamayacağı gibi bir içgüdüye sahip olmam.. Ancak bunun yanında arkanda bu denli fazla taraftar varken de en azından koşarsın, mücadele edersin, ne bileyim bi şeyler yaparsın, kı.ını yırtarsın yani bu kadar ruhsuz olmazsın sonuçta.. 

Karşındaki rakibine bakıyorsun; çocukların, takımın yarısı kapı dışarı edildikten sonra yönetim kararıyla belirlenen maaşları 300- 400 YTL civarında, çoğuda 2-3 aydır para alamayan ama en azından mesleğine saygısı olduğuna izleyenleri inandıran bir topluluk var..  1'i yani kalecileri hariç bu yazdıklarım.. İlk yarıda topa sahip olduğu bir pozisyonda yanına kadar gelen bir Göztepe'li futbolcunun başına vurduğu numarasıyla kıvranan, bu hareketiyle hem hakemi kandıran, hem de rakip seyirciyi galeyana getiren bi karakterdeki adama sporcu demek çok zor...

Göztepe'mize dönersek malesef ne sahadaki takım, ne de yönetim bu taraftara layık değil.. Ancak benim yıllardır anlamadığım bir hata yapıyor Göztepe'mizin taraftarı; maçın gidişatına uygun tazahuratı yapamıyor ve genellikle kendilerine karşı iyi oynayan futbolcu ve takımlara tepki gösteriyor, küfür ediyor.. Özellikle rakibe karşı takınılan bu tavır onları sindirmiyor, aksine daha da hırslanmalarını sağlıyor bana kalırsa.. Bugün ise oyuncular ve yönetime gösterdikleri tapkiler azdı bile.. Özellikle başkan Altınbaş'ın son 10 dk. daki tepkilere kayıtsız kalması da bence onun karakteri hakkında bize biraz bilgi vermiştir.. 

Alsancak stadına bu sene gidersem tekrar (ki özellikle Isparta maçına gitmek istiyorum) buraya not düşerim.. 

Son olarak bu takım yanlışlıkla ilk 2'ye girerse eğer transfer yapılamaz ise play-off'tan çekilmeli, çünkü bu taraftar orda alınacak farklı mağlubiyetlerde çıldırır bence.. Bu arada Mustafa hoca kredisini tüketmeden görevden ayrılmalı..

Not: Bence Türkiye'nin yaşadığı ekonomik kriz bile düşünülmeden bilet fiyatlarıda 3.lig seviyesine indirilmeli.. Yani 1 kişi yol, yemek gibi yan giderlerle en az 20 Ytl sini harcıyorsa takımına karşılığını almak ister..  Evet burası İstanbul değil Burası İzmir ve Göztepe'mizi yönetenler artık bunun farkına varmalı.. Önce takım adam gibi olmalı ondan sonra seyirciden daha fazla fedakarlık mutlaka gelir..

First post..


Nasıl olacağını ve neler yazacağımı tam düşünmeden başlıyorum.. 

Genel olarak spor da futbol, nba, formula 1, snooker'la ilgili yazabileceğimi zannediyorum..

Spor dışında İzmir, sinema, müzik ve tv de özellikle izlediğim amerika merkezli diziler hakkında birkaç kelam edebilirim.. Umarım uzun süreli bir blog olur..