5.2.09

Kobe Bryant! MSG & 61




son üç sezonda kobenin yaptığı 2 süper performansıda canlı izleöiş olmak güzel bir durum diye düşünüyorum kendi adıma.. evet toronto maçının olduğu gün uykum vardı.. ama ben kendimi zorlayarak maçı izlemek istemiştim ve bulduğum bütün boşluklarda kahve takviyesi yaparak o muhteşem performansa canlı tanık olmuştum.. kilometlerce ve saatlerce uzaklardan..

madison square gardenda bir oyuncu tarafından atılan en çok sayı rekorunu kırdığı maçı yine aynı koşullar altında hatta bu sefer daha zor bir atmosferde, bynum sakatlanmışken ve takımın morali tam yerine gelmemişken diye düşündüğüm bir günde maçı izlemek beni oldukça zorladı.. aslında maçı tsi 02:00 da başlıyacağını düşünerek izlemeye karar vermiştim, daha sonra 02:30 olduğunu öğrendiğimde en azından ilk çeyrek veya yarıyı izleyip devamını ertesi gün tekrarlarda yakalarım diye planlamıştım ki.. arkadaş çoşmaya başladı gerçekten.. ilk çeyrek biterken ben kahvemi tazelemeye koşmuştum aklım kobede kalarak.. bu adam oynamak istediğinde gerçekten durdurulması imkansıza yakın bir duruma geliyor.. jordan sonrası hiç bir oyuncudan alamadığım zevkleri bu adam sayesinde tadıyorum.. gerçi adam diyorum ama maçı anlatan orkun çolakoğlu sağolsun bir cümle söylediki buna katılmayacak olanlar bu adamdan gerçekten nefret ediyorlar diyebiliriz.. ne dedi peki orkun : < eğer uzayda hayat varsa bu adam bunu kanıtlamak için gelmiş > bu lafın üstüne aslında pek söylenecek bişey yok ama o performansı izledikten sonra konuşmamak da en büyük saygısızlık olur.. maçın devre arasında newyorkun asistan koçununda yaptığı açıklama orkunu doğrular neticedeydi: < normal performansına dönerse bu şutları kaçırmaya başlar. çünkü şu ana kadar soktuğu şutlar insanüstüydü > ama kobe o gün uzaydan geldiğini kanıtlar nitelikteydi.. gerçekten zor şutları soktu ve boş şutları kaçırdı.. hani utanmasa boş kaldığında şut bile atmıyacak gibi oynadı.. ligin en iyi oyuncusu olduğunu kanıtladı.. alttaki resimdede görüldüğü üzere son dakikada phil jackson tarafından seyircilere alkışlatılmak üzere kenara alındığında nbade bile olsa şaşkınlıkla izlediğimiz bir olay gerçekleşti ve maç içerisinde mvp tezahuratları ile onurlandırılan kobe maç bitiminde herkesin alkışlarıyla msgdan ayrıldı..

Güz Sancısı..




öncelikle film ilk bölümünde biraz daha durgun gitmesine rağmen bence senaryosu oldukça kısa tutulmuş ve ikinci yarısında konunun gidişatı zaten olayları da azçok bildiğimiz için tahmin edilen şekilde gelişmesine rağmen daha rahat aktı.. ayrıca oyunculuklar gerçekten iyiydi.. ıssız adamdan sonra bu filmde beren saatin oynadığı elena karakterinin biraz daha cesur sahneleri olacağını düşünmüştüm ama sahneler cesur olmasa da beren saatin oyunculuğu çok iyiydi..
ayrıca bir yerde denk geldiğim bir eleştride murat yıldırımın canlardığı behçet karakterinin elenayı bu olaylardan koruyamaması eleştiriliyordu.. ama özellikle olayların çıktığı zamanlarda böyle bir şansı yoktu behçetin.. fazlasına girmeyelim spoiler olmasın.. ama hüseyin avni danyal (kenan bey) ve ilker aysum (ismet) ne kadar oynadıkları karakterlerden nefret etsemde, bu nefret etme duygusunu bize aşıladıkları için büyük bir alkışı hakediyorlar.. özellikle ilker aysum yardımcı erkek oyuncu dalında ödül almayı hakedecek bir performans ortaya koymuş.. genellikle komedi ağırlıklı oyunlarını izlediğimiz bir aktör olarak karakter rolü oynayabileceğini kanıtlamış resmen..
filmdeki en kötü etkileyen sahne ise suat karakterini canlandıran okan yalabıkın kenen bey ve ismetin adamları tarafından en yakın arkadaşı olan behçetin kendisini gammazladığını zannederek başına gelenlerdi.. daha sonra ise gerçekten gerçeğe çok yakın görüntüler eşliğinde istanbulda yaşanan insanlık suçu aktarılıyor.. o zaman hükümette bulunan insanların bu ayaklanmayı desteklediği de ince mesajlarla aktarılıyor.. şöyleki filmi yanımda seyreden iki arkadaşımla konuyu tartıştığımızda o konuşmaların başka birileriyle yapıldığını ve o konuşulan kişinin başvekil olduğunu anlamadıklarını görerek üzüldüm..
arka sıramda oturan bir kaç zibidi ve aklı bir kaç karış havadaki kızlar ise filmin sonundaki yağma görüntülerini << adamlar resmen soygun yapmak için bahane aramışlar >> diye yorumlamaları benim gençlik hakkındaki görüşlerimi çok fazla zedeledi.. zaten mustafa belgeseli diye ortaya çıkan zibidiliğin atatürk düşmanları tarafından çok fazla şişirilmesi ve gençlerin azımsanmayacak bir bölümünün bu yorumların etkisinde kalması daha aklımdan çıkmamışken ne bekliyordum acaba??
düşünün filmin künyesinde bile kıbrısta olan olaylardan sonra birde selanikte atatürkün evinin bombalandığı gibi bir asparagas haberle uzun süredir işlenen insanların bir kıvılcıma ihtiyaçları varken fişeklenmesi ve bunun sonucunda gelişen bir yağma olayı açıkça anlatılırken, bizim gençlerimiz filmi izlemelerine rağmen ne kadar salakça yorumluyorlar filmi.. ah ah ah..
atam ülkeyi emanet ettiğin gençlerin zamanla herşeye ihtiyaçlı hale getirildiler ve burs, okul harcı, yurt gibi ihtiyaçları bu ülkedeki cumhuriyeti yıkmaya çalışan odaklar tarafından karşılanırken bu ülkeyi yönetenler bu durumun hiç bir zaman önüne geçemediler ve o gençlerin sürekli beyinleri yıkandı ve artık normal düşünme güçlerini kaybediyorlar.. senin ülkeyi bıraktığın gençlerin arasında senin ideallerin doğrultusunda yetiştirilenlerin sayısı o kadar azaldıki bakalım sonumuz ne olacak..

tenis ziyafeti ve matador winner...




öncelikle verdasco - nadal maçı kadar olmasada inanılmaz bir tenis ziyafetine şahitlik ettiğimi belirtmek gerekir.. maçta ilk servisi federer kırınca ve nadal neredeyse ilk oyundan beri sürekli vuruşlardan sonra inleme sesi ile oynayınca, nadal yorgunluktan dolayı maçı verecek izlenimini bir anda oluşturdu bende.. ama nadal kırdırdığı servisin hemen ardından servis kırarak önce oyunda dengeyi sağladı daha sonrada 11. oyunda servis kırarak 6-5 öne geçip ilk seti aldı.. ikinci sette tek servis kırmayı başarabilen federer oyunları zorlanarak kazansada setlerde durumu eşitledi.. üçüncü sette ise federer bir kez daha servis kıraıp 4-2 önde olduğu sırada nadal bu sefer bitti diye düşünmüştüm, ama nadal bir kez daha beni yanıltarak önce 4-4 beraberliği sağladı daha sonra seti tie-break te kazandı.. 4. sette bu sefer nadal artık daha fazla zorlayıp maçı uzatmak istemez diye düşünürken federer gerçekten dominant bir set oynadı öyleki nadal seti kaybedeceğini düşündü heraldeki gücünü ekonomik kullandı sanki.. yetişebileceğini düşündüğüm bir kaç topa hamle bile yapmadı.. bu setteki görüntüyle 5. seti federerin süpüreceğini sanıyordum ama nadal set arasında ne yiyip içtiyse kortta sanki yeni çıkmış bir raket gibi geldi ve federerin 2, 3 topunu inanılmaz çıkarıp sayı alırken federeri neredeyse psikolojik olarak ezmeye başladı.. öyleki federein yaptığını görmesek inanamayacağımız vuruşlarla hem seti hem maçı hemde turnuvayı nadala bıraktı..





canlı olarak izleyemediğim kupa töreninde ise tenis sporunu ne kadar çok sevdiğimi kanıtlayan görüntüler oluşmuş.. ayrıca oyuncuların birbirlerine bu kadar fazla saygı gösterdiği başka bir spor olmadığına inanıyorum.. ve son iki sette birer oyuncunun kortta ezilmesine rağmen ortaya koydukları mücadele ve yaptıkları muhteşem hareketler için kendi adıma teşekkür ederim.. umarım daha bize böyle güzel finaller yaşatırlar.. eğer bu iki oyuncudan biri finale çıkamazsa onların boşluğunuda sürekli tsonganın doldurmasını isterim.. ayrıca federerin duygu patlamasıda inanılmaz görüntüler oluşturmuş..