30.1.09

5 saat 14 dakika..





bu yeni bir film başlığı değil ama yeni bir rekorun adı olarak tarihe geçti.. australian open tarihinde tie break uygulanmaya başladığından beri oynanan en uzun süreli mücadeleyi izlerken ben yoruldum ama yerel saatle 01:10 da bitmesine rağmen oyuncular yorulmadılar.. nasıl bir enerjidir bu anlamak gerçekten zor bu mücadeleyi.. eurosport spikeri bile oyunculardan daha çok yoruldu sanki.. onada bir cümle ayırırsak gerçekten tarafsız bir maç anlattığını söyleyebiliriz.. ayrıca yanında kimse olmadan tek başına 5.5 saat karşılaşmayı nakletmek çok zordu.. hata yapmadımı yaptı ama yaptığı hatalar sırıtmadı.. kendisini tebrik ederim..

maça dönersek ilk sette nadal kendi kullandığı servisleri rahat aldı ve bunun dışında verdasconun kullandığı servis oyunlarından ikisinde servis kırma şansını elde etmesine rağmen bunu başaramadı.. tie-breakte seti verdasco aldı..
ikinci set normal seyrindeyken oyun 4-4 ken nadal önce servis kırdı, ardından kendi servisini alarak durumu eşitledi..
üçüncü sete servis kırmayla başlayan nadal kendi oyununuda alarak üst üste 4 oyun aldı ama sonrasında verdasco bu sefer servis kırarak durumu eşitledi.. setin sonuna doğru tekrar karşılıklı servis kıran oyuncular bir kez tie-break oyununa gittiler.. bu sefer nadal tie-breaki alarak öne geçti..
dördüncü seti anlatmak biraz daha zor çünkü ha bu oyunda ha öbür oyunda servis kırılmasını bekleyerek tie-break setine geldik.. set boyunca kendi servislerini daha etkili kullanan nadal tie-breakte sadece 1 sayı aldı.. onuda oyun 6-0 olduktan sonra aldı ve hemen arkasından gelen servisle verdasco setleri eşitledi..
final seti ise sürekli olarak nadalın servis kırma puanlarından yararlanaması ile aklımızda kalacak sanırım.. verdasconun biri hariç bütün servislerinde servis kırma şansı yakalayan nadal 5-4 önde iken yakaladığı şansı verdasconun maçtaki 4. çift hatasını yapmasıyla değerlendirip australian open tarihine geçen en uzun maçla finale çıktı.. rakibinin ispanyol olması sanırım onun agresifleşmesini engelledi.. gerçi rakip verdasco olmasaydı bu kadar fazla zorlanmazdı ama neyse.. maç bittikten sonra kortun karşı tarafına geçip verdascoyu kucaklaması bazı şeyleri anlatıyor bize..bu arada bir önceki maçında simon karşısında yaptığı ve burada anlatığım pozisyonun bir benzerini hatta daha zorunu bugün yineledi nadal.. verdasco vole ile topu yan çizginin dibine ve oldukça sert bir şekilde ve yere oldukça yakın olarak göndermesine rağmen nadal gerçekten anlatılamayacak şekilde topa yetişerek forhandiyle paralel sayılabilecek bir vuruşla sayıyı aldı.. o anda verdasconun yüzünü ekrana yansıtan eurosport bu vuruşun ne kadar mükemmel olduğunu bize verdasconun yüzünden anlattı.. verdasco ise atp raketleri içinde servis yüzdesi en yüksek olan oyuncu olarak ( bunu maç sırasında spiker söyledi ve bu beni oldukça şaşırttı.. servisleri çok etkili olmasada isabetliymiş verdasconun)son servisinde 2 kez çift hata yaparak şaşırtsa da bizleri.. bugün ortaya konan tenisteki unutulmaz payı için alkışları hemde fazlasıyla hakketti.. nadalda bu konuda bizim gibi düşünüyorduki verdasco korttan ayrılırken onu alkışladı..



bu maçtan nadal finale çıktı ama federer maçına hazırlanmak için önünde sadece 42 saat kalmıştı maç bitiminde.. bakalım bu maçtan nasıl etkilenecek nadal.. eğer toparlanamazsa federer rahat bir maç alabilir.. onu da zannedersem hiçbir tenis sever istemez..



bu maçın bu kadar uzamasından dolayı daha önce yazmak istediğim bir konuda şimdi görüşlerimi yazmak istiyorum.. bu grand slam turnuvalarında hep olan bir durum olsada çeyrek finalde veya en kötü yarı finallerde maçların aynı gün oynanmaması beni hep rahatsız ediyor.. yani neden dün iki bayan maçı bugünde iki erkek maçı oynanmadı mesela merak ediyorum.. yani maçları yayınını avrupaya uyarlamak ise amaç bu oyuncuların bence aralarındaki eşitliği bozuyor.. şimdi kimsenin federer 3 set oynadı nadal 5 set oynadı muhabbeti yapma hakkı yokken.. bana kalırsa federerin bir gün önce 3 set oynayıp, nadalın bir gün sonra 5 set oynamasıyla haksız rekabet oluştu.. bunun önüne geçilmeli diye düşünüyorum..

en son olarak pazar günü umarım nadal yorgunluğunu atmış olarak korta çıkar, bizde bir resital daha izlemiş oluruz..

29.1.09

Yükselme grubundaki ilk galibiyet..




australia opena feda ettiğim, kendi sahamızdaki ilk karşılaşmada uzatma dakikalarında da olsa galibiyet almamız beni oldukça sevindirdi.. geçen haftaki 3-0 lık mağlubiyet dolayısıyla oldukça umutsuzluğa kapılsamda, forumlarda taraftarların mücadeleyi övmeleri sonucu beklemek en güzel şey diye düşündüm.. yeni takım ve yeni hoca olunca belki biraz daha sabretmemiz gerekecek ama bugün gördüğüm bir skor bu grubun nasıl bir grup olduğu konusunda kafamı karıştırdı.. geçen hafta bizi üçleyen maraş tepecik deplasmanında 5-2 mağlup olmuş.. bize karşı haksız bir penaltıyla öne geçip farkı arttırmışlar geçen hafta.. bu hafta belkide onların başına öyle bişey gelmiştir bilemiyorum ama gerçekten tuhaf bir sonuç..

Federer Nadalı beklemeye başladı..



erkeklerde yarı finalin ilk ayağı bugün belli oldu.. federer maçtan önceki ifadeleri ile gerçekten olgunluğun nasıl birşey olduğunu gösterdi.. roddick için kendi jenereasyonun en yetenekli isimlerinden olduğunu ve son zamanlarda tenisine yeni şeyler katarak güçlendiğinden.. ayrıca yeniden üst seviye tenis oynamaya başladığını belirterek onu takdir ettiğini belirtti..
gerçekten bugün ilk set dışında sahadaki mücadele müthişti.. roddick harika oynadığı ikinci ve üçüncü setlerde durum 5-5 iken kendi servisini kırdırarak federerin ekmeğine yağ sürdü resmen.. eğer o servislerde hata yapmayıp setleri tie-breake götürebilseydi.. setler ve belki maç için şanslı olabilirdi.. ama karşısındaki federer çeyrek finalde bıraktığı yerden devam ediyordu.. iki maçın genel farklılığı bence roddickin servis avantajı sebebiyle setlerin daha uzun sürmesi olarak değerlendirilebilir.. roddick yeni koçuyla yaptığı çalışmaların karşılığını kısa süre de ancak bu kadar alabildi.. bundan sonra daha üst düzey maçlar izleyeceğimizi düşünüyorum roddickten.. federer ise bu maçta özellikle forhandleriyle farkı yarattı ve sürekli geliştirdiği backhandleriyle nadalın ona karşı uyguladığı taktiği çözmek için ne kadar uğraştığını bize gösterdi.. evet final bize gerçek bir tenis ziyafeti sunacak o belli oldu..

Bayanlarda finalin adı: Safina - Serena..




yarı finallerde bayanlarda izleyebildiğim karşılaşmada benim şampiyonluk favorim safşina vatandaşı zvonarevayı ikinci sette zorlanmasına rağmen geçerek finale yükseldi.. maçın ilk setinde zvonareva kötü oynadı.. safinanın yaptığı bazı hataları değerlendiremedi ve setin insiyatifini safina bırakarak kaybetti.. ikinci sette daha dengeli oyunlar oynamalarına rağmen safinanın seti kaybetmeyip maçı alacağı konusunda şüphe duymadım.. safina hatalarına rağmen finale yükseldi ama finalde daha dengeli oynayacağını düşünüyorum..

diğer yarı finalde ise serena williams dementievayı rahat geçerek finalde yer almayı haketmiş.. izleyemediğim için yorum yapmak zor ama dementievayı çok beğendiğim halde grandslam turnuvalarında çeyrek veya yarı final seviyelerinde sürekli tıkandığını yazmıştım daha önce.. beni yanıltmasını çok isterdim özellikle williams kardeşlerden birini eleyerek beni daha da mutlu edebilirdi ama yine olmadı.. bu eşiği geçebilse 1 numaraya yükselme şansı olacak bir raket aslında.. umarım finalde vatandaşı safina onun yapamadığını yaparak williamsı yenerek hem şampiyon olur hemde 1 numaraya yükselir..

28.1.09

Australian Open diğer çeyrek finaller..




andy roddick - djokovic maçından sonra safina - dokic maçını izleyip dışarı çıkmak zorunda kaldım.. ve yazmak da bugüne kaldı.. maç başladığındaki düşüncem safinanın zorlanarak da olsa turu geçeceği yönündeydi.. ama dokic benim tahminimde üzerinde zorladı safinayı.. bu sene bayanlar maçlarında sıkça görülen karşılıklı servis kırmalarla heyecan düzeyi sürekli yukarılarda gezinen mücadele çeyrek finalin en güzel maçına sahip oldu diyebiliriz.. safina zorlansada, çokca basit hata yapsada yoluna devam ediyor..
bayanlarda diğer maçlarda ise bartoli sıcaktan aşırı derecede etkilense de diğer meslektaşlarının aksine maçı bitirmeyi seçti ve ikinci sette pek varlık gösteremeden zvonarevaya elendi.. bu arda enteresan bir notta bugüne kadar zvoranevanın bartoli ile yaptığı bütün maçları kazanmış olması..
izleyemediğim diğer maçlarda ise dementieva çok rahat bir şekilde yarı finale çıktı..
çeyrek finalin sıcaktan dolayı ara verilen ve kortun üstü kapatılan mücadelesinde ise oyunu domine eden kuznetsova bu aradan sonra büyük ihtimal konsantrasyonunu kaybedip selena williamsa elenmiş.. maçtan sonra düzenlediği basın toplantısında kortun üztünün neden kapatıldığını anlamıyorum.. ben oyunumu tutturmuşdum.. kortun üstü açıkken daha iyi oynuyordum demiş..

erkeklerde ise izleyemediğim karşılaşmada federer tenis resitali sergilemiş izleyicilere ve del potroya sadece 3 set vererek yarı finale rahat çıkmış.. gerçekten nadala karşı iyi hazırlandığını belli ediyor..
nadaldan bahsetmişken fransız simon karşısında inanılmaz oynayarak ve yine set kaybetmeyerek yarı finaldeki rakibi verdascoyu beklemeye başladı.. bu adamın enerjisi gerçekten müthiş.. oyunu ve seti hatırlayamıyorum ama bir pozisyonda simon file önüne gelerek bir topa vole vurdu ve sayıyı aldığını zannederken(en azından tvde öyle görünüyordu) nadal diğer köşeden inanılmaz bir deparla gelip forhandiyle simonun bakışları arasında paralel topla sayı aldığında ben ekrana kilitlendim, o sırada simon ise gördüklerine inanmaya çalışıyordu..



diğer maçta ise benim turnuvayı kazanmasını istediğim oynadığı oyundan gerçekten zevk aldığım tsonga, verdasco ile gerçekten zevkli bir maç oynayarak melbourne veda etti.. bu maçta verdasconun tsongayı zorlayacağını düşünüyordum ama turu verdasconun geçmesini tahmin etmiyordum.. tsonga sırt rahatsızlığından çıkarak geldiği turnuvada benim dışımda kimse tarafından şanslı görülmüyordu en başlarda ama turlar ilerledikçe yine beklentiler artmıştı ama yarı finale gelmeden pili tükendi tsonganın.. gerçekten verdasconun mükemmel oyununun dışında tsonganın genelde yapmadığı hatalarla dolu bir maç izledik.. verdasco hakederek yarı finale vatandaşı nadalın karşısına çıkmaya hak kazandı.. servisi yeteri kadar kuvvetli olmadığı için ben nadal karşısında set kazanmasını beklemiyorum..

27.1.09

Andy Roddick..



evet içten içe umut ettiğim ve başarmasının zor olduğunu düşündüğüm şeyi yaptı ve djokovic denen sinir bozucu adamı eledi.. evet sıcaktan dolayı olduğu söylenebilecek bir zafer olsada sonuçta roddick yarı finale çıktı.. grandslamlerde en son 2007 australia openda bunu başarabilen roddick 2 sene sonra yine bir grandslam yarı finaline adını yazdırdı.. maç oynanırken eurosportun türk spikerinin djokovicin yerine ağlaması beni resmen delirtti.. yok bu maç bu koşullarda altında gerçek seyrinden farklı oynamışta.. yok djokovicin maçı neden akşam seansına kalmamışta.. hayır dünde 2 bayan 1 erkek oyuncu aynı şekilde sıcakta oynarken çekildi oyundan.. o maçları anlatan arkadaşta bu şekilde mi anlattı acaba.. birde roddick bu maçı başka bir yerde mi oynadı yoksa bir bulut grubu sürekli roddickle beraber hareket edip onu güneşten korudumu.. yani bu kadar taraflı maç anlatımı djokovic türk olsa beni yine de rahatsız ederdi..

maçtan sonra yayınladıkları djokovic röportajı ise maçı anlatan arkadaşa resmen kapak oldu bu arada.. djokovic sıcaktan daha fazla 2 gecedir uyku düzeninin bozulduğundan ve doğru düzgün dinlenemediğinden söz etti.. bunun üstüne en sonunda sıcaktan etkilendiği için maçı bıraktığı için üzgün olduğunu söyledi.. bu açıklamanın ardından ona karşı olan antipatim biraz azaldı açıkcası.. birde daha önceki zamanlarda en az 10-12 kez bazı zamanlarda 20 ye kadar çıkan top sektirmelerini bugün azaltmış olduğu dikkatimi çekti hatta en yorgun olduğu gözlene zamanlarda 3-4 kez top sektirerek servis kullandı.. yani istese yapabiliyormuş.. bu da benim o konuda olan antipatimi açıklıyor sanırım.. birde kardeşleri tribünde her vuruşundan sonra dünya şampiyonu olmuş gibi sevinmediği zaman onun maçlarını izlemek zevkli bile olabiliyor..

son olarak rakibi ne kadar hasta olsada roddick mükemmel bir oyun oynadı.. hatta 3. sette her kenara geldiklerinde gözü djokovicteydi.. resmen ona bişey olcağından korkuyodu.. ayrıca bu bazı pozisyonlarda konsantrasyonunu bozsada sanırım antrenörüyle gözgöze gelince yeniden oyuna dönebildi.. ve hakkettiği bir oyunla yarı fiale kaldı.. federeri yarı finalde geçerse, gerçek bir mucize başarmış olur..

Tsonga, Nadal, Verdasco ve sıcakkk..



dün sabah bir tenissever olarak eğer tsonga - blake maçını izlemeyen varsa, çok şey kaçırdı.. maçı tsonganın 3-0 alması kimseyi yanıltmamalı gerçekten çok güzel bir mücadele vardı dün kotta.. tsonga servislerde ve file önündeki oyunuyla maçta fark yaratan oyuncu oldu ama blake bazen inanılmaz savunma yaptı.. bazen muhteşem winnerlar çıkardı.. tsonga böyle bir rakiple oynayarak verdasco maçı öncesi hazırlığını da yapmış oldu..
verdasco ise murrayi zorda olsa yenerek erkeklerdeki en büyük sürprizi yaptı.. ancak tsonga murray gibi baseline oyuncusu olmadığı için hem servisleri daha güçlü ve etkili, ayrıca fileye çıktığında inanılmaz etkili oynadığı için verdasconun sürpriz yapma şansı çok çok az bence.. o yüzden yarı final yolunda tsonga rahatladı bana kalırsa..

nadal ise daha kendini zorlamadı bile ve set kaybetmeden yarı finale çıkabilir.. nadal inanılmaz formda ve tsongayla yarı finalde eşleşeceği için benim adamım tsonganın malesef finale kalamyacağını düşünüyorum..
güzel bir mücadele beklediğim monfils - simon maçının ilk 4 oyununu izleyip uyumuşum.. 1. veya 2. oyunda iki tenisçi bir puanda karşılıklı 45 vuruş yaptılar.. turnuvadaki en yüksek ralli olabilir bu.. ama bu rakama aldanıp vay be ne puanmış dememek lazım çünkü, bu 45 vuruşun en az 30 tanesi çok yumuşak backhand slise lardı.. sanki antreman yapar gibi laylaylom vuruşlar yapılırken monfils 2 tane farklı vuruşla simonu dondurdu resmen ve puanı aldı.. daha sonra sonuçlara baktığımda sıcaklık monfilsi etkilediği için maçı bırakmış olduğunu gördüm.. hani simon bıraksa normal diyebiliriz ama siyahi olan monfilsin bırakması enteresan geldi.. çeyrek finalde eğer monfils olsaydı nadal belki ilk kez zorlanırdı avustralyada..

bayanlarda benim ilgimi çeken bir maç olmadığı için sadece sonuçlara baktım ve orda iki maçın da sıcaktan dolayı çekilen oyuncular tarafından kaybedildiğini gördüm.. dünkü maçlardan sonra dementieva için kırılma noktası zamanı geldiğini düşünüyorum.. kalan oyuncular içinde safina ve dokicden sonra turnuvayı kazanmasını istediğim isim olan dementieva eğer navarroyu geçebilirse serena ile karşılaşacak ve güçlü oyuncular karşısında başarısız olduğunu hatırlarsak özellikle grandslamlerde, işinin zor olduğu açık..

resim, resmi siteden..

25.1.09

Federer, Roddick, Safina..



turnuvanın başından beri izlemek isteyipte izleyemediğim iki kişi kaldı.. biri safina diğeri murray.. yalnız izlediğim maçlarda çok güzel mücadeleler oluyor genelde.. bugün roger federer tam anlamıyla 3 muhteşem set oynadı ve bende o üç setide izleyebildim.. evet yine uykudan kalktığımda bir maç vardı ve o maçta skor setlerde 2-0 berdish lehineydi ve 3. sette skor 3-3 tü.. roger sanki benim televizyonu açmamı bekliyormuş.. ben senede birkaç kez olabilecek bir hadiseyi aynı gün içinde iki kez izledim.. evet roger federer 3. ve 4. setlerin sonunda sevinçten çığlık attı.. yani bunu gerçekten çok az yapıyor ve aynı gün içinde iki kez yapınca gerçekten şaşırttı beni.. izlemediğim kısımların hakkında yorum yapamam ama bu roger denen kardeşimiz gerçekten canı istediğinde muhteşem tenis ortaya koyuyor.. berdish bugüne kadar izlemediğim bir oyuncuydu ama kaybettiği 3 seti seyretmeme rağmen gerçekten etkileyici bir oyun ortaya koydu.. ama karşısında federer olduğu için yapacak fazla bir şeyide kalmadı.. berdishi ileride bu seviyelerde daha çok görebileceğimizi düşünüyorum..

özetlerini izlediğim bir diğer maçta ise bayanlarda grandslam zaferi olmadan 1 numaraya yükselen jankovic, italyan bartoliye kaybetti ve umarım tahminim olurda safina turnuvayı kazanırsa 1 numarayı safinaya bırakır.. safinadan bahsetmişken cornet ye karşı maç sayısını çevirip maçı zorlanarakta olsa kazanmış, malesef seyredemedim..

erkeklerde ise roddick 3 sette robredoyu, djokovic ise 4 sette baghdatisi geçti.. roddickin, servis atmadan önce topu sayısız kere sektirerek hem rakibinin hemde izleyenlerin sinirlerini bozmasıyla ünlü djokovici elemesini istiyorum ve bekliyorum.. djokovicin yarı finali görmesini istemiyorum.. go roddick..

Jelena Dokic..



bugünlerde gerçek bir tenis yıldızının geriye dönüşüne tanıklık ediyoruz eurosport sayesinde.. bugünkü maçta ilk oyundan itibaren geçen turlardaki kadar stresli olmadığını gördüm.. bu yüzünden anlaşılıyordu.. bu rahatlık onun konsantrasyonunuda biraz etkilemiş bana kalırsa.. yanlız oyun ilerledikçe konsantrasyonunu geri kazanmasına rağmen stres konusunda rahattı.. kleybanova ise gerçekten cüssesinden beklenmeyecek kıvrak vuruşlar gerçekleştiriyor.. onun bence en büyük eksikliği servis attığı oyunlarda avantaj sağlayamaması.. benim seyrettiğim 2 maçında da rakipleri etkili servis kullanamadı.. o yüzden birçok kez servis kırdı.. daha iyi seviyelere gelmek için servisini mutlaka güçlendirmeli.. dokice gelirsek, maçtan sonraki röportajında da söylediği gibi kendiside bu kadar yükseleceğini düşünmediğini itiraf etti.. yalnız daha önceki maçlarından daha iyivuruşlar yaptı bugün yalnız uzun süredir bu seviyelerde oynamadığı için özellikle servislerinde büyük düşüş var ve aşırı derecede çift hata yapıyor.. 3. sette durum 6-5 iken bir topa vurduktan sonra sol bileği bayaa bir şekilde burkuldu, o an < eyvahhh > dedim.. gerçekten muhteşem bir performans sergilediği için eğer o pozisyonda sakatlansaydı çok üzücü olurdu.. umarım o pozisyonda diğer turları engelleyecek bir sakatlık oluşmamıştır..



resimler orjinal siteden..

24.1.09

nba allstar 2009


doğu ve batı karmalarını ilk 5 leri açıklandı..

doğu: howard - garnett - james - iverson - wade

batı: yao - duncan - stoudemire - byrant - paul

genel olarak ilk değerlendirmem ise, batının çok uzun, doğunun ise çok güç ağırlıklı olduğu yönünde..

tabii bu oyunculardan sürpriz diye nitelenecek kimse yok ama doğuda ıverson, batıda ise stoudemire olmasını beklemiyordum.. doğu takımında iverson ve lebron arasında mvp olma yarışı olabileceğini düşünüyorum.. batıda ise maçın gidişatına göre kobe ve paul birbirlerini mvp yapmak için uğraşabilirler..

yedek takımlar için herkesin kendine göre tahmini oluyor ama bence:

doğu; harris, j.jhonson, pierce, bosh, lee, extra 2 ise.. hedo ve granger

batı; deron w.,nash, durant, nowitzki, shaq extra 2 ise martin ve al jeff.

aslında bence shaq ve nash bu sene için performanslarıyla haketmedilerse de hem organizasyonun phoenixte olması hemde geçmiş başarılarından dolayı allstarda olacaktır.. eğer yeterli sayıda maça çıksaydı roy da listede olurdu.. ayrıca bana kalsa aljeff yerine memoyu alırdım.. yukarıda tamamen alınacakları düşündüm.. hatta martinle parker arasında kararsız kaldım ama yine de belli olmaz parkerda olabilir listede.. ayrıca gasolda al.jeffe sürpriz yapabilir..

yedekleri ben seçsem ise:

doğu: harris, j.jhonson, hedo, pierce, bosh... carter ve josh smith..

batı; deron, roy, ariza, nowitzki, gasol... memo ve durant..

olarak belirlerdim yedek kadroları..

ayrıca smaç yarışmasında bu sene howardın ünvanını bu sene iki rudyden birisine kaybedeceğini düşünüyorum..

3 sayı yarışamsı ritm bulma olayı olduğu için yorum yapmak zor ama kapononun bir adım önde başlayacağını söylebilirim şimdiden..

not: resimen çok ilgi gören aktivite olan slamdunk için nba.com dan

kötü başladık malesef..



wallahi hiç içimden gelmedi bu haberi yazmak.. nedeni malum mağlup olmamız.. takımdan haklı sebepleden dolayı hocamızın gönderilmesi gerektiğini yazmıştık.. ama yönetim malesef öncelikle hoca konusunda beni pek ikna edemedi.. gerçi ilk maç olması dolayısıyla pek birşey söylemek doğru olmayabilir ama ilk yarıda 3-0 geriye düşmek beni oldukça karamsarlığa itti.. maçta bu skorla bitti..

yönetim takviye yapmalıydı takıma ama 11 oyuncu niye gönderilir bu takımdan anlamak mümkün değil.. benim şahsi görüşüme göre kaleci hariç 5 adet tecribesiyle bu takıma yardımcı olacak oyuncu lazımdı.. ama alınan oyuncuları antrenörümüz daha önce çalıştığı takımlardan tanıyormuş.. bakalım umarım bize hem anternörün hem de oyuncuların faydası olur.. ayrıca federasyonun 3. lig maçlarını niye hafta içi oynattığına mantıklı bir açıklaması varmı acaba.. ben daha beni ikna edecek bir açıklama göremedim.. hafta içi oluşu iç saha maçlarında bizim açımızdan seyirci sıkıntısı yaratacaktır diye düşünüyorum.. ben kişisel olarak hafta içi eğer erken saatte olursa gidebilirim.. ama tribünlerdeki çoğunluğumuzun öğrenci ve çalışan olduğu için işimiz kolay olmayacaktır.. ben yine de federasyonun bu anlamsız kararını değiştirerek futbolu yine kendi günlerine yani c.tesi pazara alacağını umut ediyorum..

ayrıca hükümete yakın olan kulüp başkanı altınbaş, tayyip abisinden ricada bulunup, oyuncağı olan federasyona baskı yapmasını sağlasın.. hatta bu şekilde bi olay olursa oyumuzu akp vereceğiz deyip kandırabiliriz bile tayyibi..

not: fotoğrafı bigginsten aldım.. oda yenigünden almış sanırım..

23.1.09

Australian Open 23/01



bu sabah yine tenise doyduğumu söyleyebilirim.. bugün bayanlarda sürprizler günüydü.. en önemli sürprizi ise rus kleybanova ana ivanovici neredeyse sürklase ederek gerçekleştirdi.. maçın başında böyle bir sürprizi heralde kleybanovanın antrenörü ve ailesi bile beklemiyordu.. gerçekten tenis için pek uygun görünmeyen fiziğiyle oldukça hareketliydi.. ayrıca güçlü vuruşlarıyla ivanovicin karşılamakta sorun yaşadığı bir çok pozisyon oluşturdu.. ikinci sette 3-0 geriye düştükten sonra durumu 3-2 ye getirdi, eurosport maça bir daha bağlandığında durum 5-5 olmuştu ve sette tam 8 oyun servis kırılarak kazanılmıştı.. daha sonraki 3 oyunda bariz olarak ivanovic üstünlük kurduğu için 3. sette maçı alacağını düşünüyordum.. ama yine izleyemediğimiz bölümlerde durum 2-2 den sonra sanırım küçük bir sakatlık geçiren ivanovic maçta bir daha oyun alamadı ve australian opena veda etti.. ayrıca belirmeden geçemeyeceğim bir konuda bayan tenişçiler arasında bugüne kadar gördüğüm en güzel tenis kıyafetini giyen ivanovicin elenmesine üzüldüm açıkcası..



günün ilk sürprizi ise dokic gerçekleştirdi.. bugün dünyanın eski 4 numarası dokicin yeniden geri dönüşünün ayak seslerini duyduk resmen.. bu turda wozniackiyi geçmesini gerçekten beklemiyordum dokicin ama beni yanıltarak gerçekten iyi bir performans sergileyerek 4. tura kaldı.. ve daha önce bu kadar yukarı çıkamadağı tek grandslam turnuvasındada son 16 ya kaldı.. wozniacki ise gerçekten tutuk bir oyun ortaya koydu.. ama bence challenge hakkını kullanması gereken özellikle 3. setin sonlarındaki 2-3 pozisyona itiraz etmeyerek beni şaşırttı.. ama gelecekte daha iyi işler yapacağı kesin wozniackinin.. mesela aşağıdaki resimdeki gibi hırslandığını göremedik bugün..



erkeklerde ise federer gerçekten tam bir karizma olduğunu bugün yeniden hissettirdi bize.. adam daha sahaya çıkmadan karizmasıyla etkiliyor izleyenleri.. maçı ise hiç zorlanmadan 3-0 aldı.. zeten bu sene sonunda kariyerine son vereceğini açıklayan safinden benim kişisel bir beklentim yoktu.. pek bir ağırlığını hissettiremeden maçtan ayrıldı..




günün erkeklerde izlediğim en zevkli maçı ise yukarıda fotoğrafı olan 36 yaşındaki santoronun son australian open mücadelesiydi.. roddicke karşı iyi mücadele etmesine rağmen, roddickin aceslerine ve sert servislerine pek karşı koyamadı ve hakkettiği alkışlarla korttan ayrıldı.. maçtan sonra iki oyuncunun birbirlerine karşı dostça söylediği güzel sözler ve iltifatlar ise benim bu oyunu sevme nedenlerimden sadece bir tanesi..

yarın sabah maçları izleyemeyeceğim ama sanki buna göre bir program yapılmış.. yarın için pek ilgi çekici bir maç göremedim.. ama yinede eğer yayınlanırsa nadal ve murraynin maçlarını izlemenizi tavsiye ederim.. yarınki en çekişmeli maç ise blake ile andreev arasında geçebilir o maçada dikkat..

22.1.09

Ljubicic - Tsonga



yine uykudan kalktığımda muhteşem bir maç izledim.. açtığımda ilk setin tie-break oyununda son servisi ljubicic attı ve ilk seti aldı.. ljubicic daha önce adını fazla duymadığım ve fazla takip etmediğim bir oyuncu olduğu için acaba doğru mu görüyorum diye biraz gözlerimi ovuşturdum ama gördüklerim doğruydu.. hatta 2. sette ilk 3 servisinde gerçekten performansına hayran kaldım.. ama her an bir yavaşlama beklediğim ljubicic nerdeyse her servisinde daha da büyüyordu.. 2. sette 9. oyunda tsonga 0/40 yaptığında maçın kopma noktası geliyor dedim ama ljubicic bir kez daha beni yanılttı ve 2. setide tie-breake taşıdı.. tsonga ise kendi servis attığı oyunlara güvenerek rakibin performansını da gözeterek servisleri karşılamada pasif göründü bana.. tie-break önce ljubicice gidiyor gibi görünsede tsonga oyundaki ilk setini 2. tie-breakte alabildi.. 3. sette yine aynı şekilde başladı.. tsonga yine bir oyunda 15/40 la servis kırma şansı yakalasada değerlendiremedi ve set yine tie-breake gitti.. bu tie-break başında kesinlikle ljubicicin olacak gibi başladı ama tsonga 3-6 dan muhteşem bi geri dönüş yaparak setlerde 2-1 öne geçti.. ilk sette birer kez servislerini kırdıran iki oyuncu da 2. ve 3. setlerde birbirlerinin servislerini kırmayı başaramadı.. son sette ise durum 2-2 olduktan sonra tsonga kalan oyunları alarak maçı 3-1 aldı.. ama gerçekten yorucu ve zevkli bir maç olduğunu düşünüyorum..

ayrıca bu maçta tsonga bir pozisyonda sağ arka adelesini ve 2-3 pozisyonda ise belini tuttu ve acı çektiği çok belli oluyordu.. eğer bu maçta sakatlıkla ilgili bir sorun yaşamadıysa çeyrek finale kadar zorlanmadan gitmesini bekliyorum..

ayrı bir paragraf ise gerçekten bugün üst düzey bir maç çıkartan ivan ljubicic için açmak gerekir.. 2 ay sonra 30 yaşına girecek bir oyuncu ve bugüne kadar, hiç adını duyuramaması beni çok şaşırttı.. yani bugün kullandığı servisler, zaman zaman yaptığı returnler gerçekten etkileyiciydi.. birçok winnerı çizgiye çok yakın gitti ve tsonga bile hamle yapamadı bu winnerlara.. bugüne kadar nerelerdeydin be ljubicic dedirtti yani.. izmirdeki turnuvaya geldiğini duyarsam gidip maçını izlemek isterim.. o kadar iyiydi bugün..

buarada 4. turda olası bir monfils - simon maçı varki.. fransızların mücadelesi çok güzel olabilir.. eğer simon ancice, monfils de almagroya takılmazsa izlenecek bir maç daha geliyor..

21.1.09

Australia Open 2009..



öncelikle saatlari, america open ı düşünürsek bize daha çok uyan australia open sabahları uyandığımda izlediğim güzel bir organizsayon oluyor benim için.. ayrıca dokicte benim beklediğimden iyi döndü sayılır..



konuya direk olarak favorilerimden başlamak istiyorum.. erkeklerde nadal eğer tsongaya takılmazsa bence 1 numaralı favori.. federer ise ilk maçında kendini fazla sıkmadığı için zorlandı ama federerle beraber djokovicin yolu yarı finale kadar, nadal murray ve tsongaya göre daha temiz görünüyor.. bu üçlüden de nadal biraz daha rahat çıkacaktır yarı finale.. murray ve djokovici izleyemedim daha.. yalnız özellikle murray bahis şirketlerine göre nadaldan daha favori görünüyor..
gönlümden geçen eğer sakatlık sorunu yaşamazsa joe wilfried tsonganın kazanması.. eğer finale çıkarsa çeyrek finalde murray, yarı finalde ise nadalı geçmesi gerekiyor.. bu da geçen sene olduğu gibi diğer gruptan gelen federer veya djokovicin işne gelebilir.. gerçekten zevkli maçlar izlemeye başladığımız turnuvada ilerleyen günlerle beraber temponun artacağını ve tenise doyacağımızı düşünüyorum.



bayanlarda ise bayanlarda ise 1 nolu seribaşı jankovicin bu turnuvayı kazanacağını düşünmüyorum.. williams kardeşlerin güç farkı özellikle sert kortlarda daha etkili oluyor.. geçen senenin galibi ana ivanovic ise geçen seneki kadar formda olmasa da son 6 ay da yaşadığı düşüşten bir nebze kurtulmuş gibi oynadı.. avustralya adına tekrar kortlara dönen dokic ise bugün güzelliğiyle beni etkileyen anna chakvetadze yi yenerken oldukça zorlandı.. dokic bir sonraki turda wozniackiye elenir bence.. williams kardeşlerin de tenisinden zevk alamıyorum ben.. dementieva katıldığı son 2 turnuvayı kazandı ama büyük turnuvalarda sona gelinirken oldukça zorlanıyor.. geldik benim turnuvadaki favorime.. evet dinara safina bence turnuvanın favorisi.. ama passing shot ta gördüğüm resmi benim aklıma soru işaretleri getirmedi de değil.. evet gerçekten fit görünüyor ama geçen seneki haline göre bir hayli zayıflamış, eğer bu gücüne ters bir etki yapmazsa, bu seneki ilk grandslami safinanın almasını bekliyorum..

Taraftar Sosyal Anketi

öncelikle bence amacına ulaşamayacağınıda düşünsemde futbolla ilgilenen herkesin cevaplamasını düşündüğüm ve taraftar olarak yaşadığı sorunları aktaracağı bir ortam olarak kullanacağı bir anket..buradan cevaplayabilirsiniz..

20.1.09

Martin Luther King Günü Sonrası..



öncelikle nba organizasyonuna ve bize bu kadar fazla maçı aktaran doğuş grubuna teşekkürler diyerek maçlar hakkında bişeyler karalıyalım..

saat 9 da başlayan iki maç toronto - atlanta ve denver - houston maçlarını dönüşümlü izledim.. ancak neredeyse molaları bile aynı anda aldılar bu maçlarda.. denver - houston maçında kosovanın da söylediği gibi en yüksek fark 5 sayı oldu.. yao hakemlerin anlamsız kararlarına bence çok uysal davrandı.. yani bu kararlar detroit maçında rasheed e verilse hakemleri döverdi o kadar yani.. hele bir pozisyonda ribound u alıp andersen in kolu sağ kolunu tuttuğu halde iken sol eliyle attığı basketin hakem tarafından hatalı yürüme olarak iptal edilmesi sonucunda yaptığı itiraza teknik faul verilmesi yok artık hakemm.. dedirtti bana.. o andan itibaren maçı hakeden houston zor da olsa maçı kazandı..

diğer maçta son periyoda kadar neredeyse her açtığımda önde olan toronto, atlantaya boyun eğdi.. orda ismail inde maç içinde bahsettiği şekilde coach woodson bir ara solomon jones un 5 oynadığı bir kısa takımla oynadı ve bosh gibi bir adama sahip takım bu sırada farkı açamadığına yansın.. bir ara ülkemizde fenerbahçe de oynayan jay triano coach olarak bu mach-up tan yararlanamadı.. son periyotta üstünlüğü ele geçiren atlanta bir kaç kez daha geriye düşmesine rağmen kendi evinde maçı kazanmayı başardı..

3. maç detroit - memphis maçı ise iverson ile detroit in hala tam uyum sağlayamadığını bize bir kez daha gösterdi.. gerçi ben 3. periyodun ortasında uykuya dalsamda, farkın fazla olmamasına istinaden memphisin iyi direndiğini görüyoruz.. ama detroit eski detroit olmadığı için bu durumda gayet normal.. yalnız bu maç yerine pacers - hornets maçı olsa kesinlikle uyumazdım herlade.. özetlerde bile insan heyecanlanıyordu..

4. maçın ilk çeyreğinde gözlerimi açtığımda bostonun phoenix i katladığını görüp saatimi kurup yattım.. cavs - lakers maçı için açık konuşursak.. o yüzden farkın bu kadar az olması şaşırttı beni..

ve gecenin en özel maçında ise, yani cleveland - la lakers maçında malesef uykudan uyanıp konsantre olmak zor olsada son çeyreğe kadar ara ara izlediğim maçın son periyodunda gerçekten mücadele ve lakersın arka arkaya yaptığı 2-3 takım oyunu benim için maçın en güzel anlarını oluşturdu.. ve maçla daha doğrusu lebronla ilgili bir iki şey yazmak isterim..

bu adamın yeteneğine ve dominant oyunculuğuna sanırım kimse itiraz etmez.. istediği her an istediği her hareketi yapabilecek kıvamda olmasına rağmen bu maçın son periyodunda arizaya çaldırdığı toptan sonra kafasına darbe almış gibi yapıp, daha sonra molaya girildğinde bile hakeme itiraz etmesi ve bunu ısrarla sürdürmesi ki tekrarlarda pozisyonun temiz olduğu bariz şekilde görünüyordu.. ben ve benim gibi bu adama pek sempati beslemeyen insanları kendisinden soğutmasına yol açıyor.. halbuki o pozisyondan önce topu kobe den resmen çaldı.. kobenin iki elinin arasındaki topu söktü aldı ama karşı yarı alanda ariza lebronun sürdüğü topa el uzatarak kolayca topu çalınca, ya gururuna yediremedi, ya da o anda artık maçı gittiğini hissetti. artık hangisiyse yaptığı saçma ve çocukça hareketleri açıklamaya yetmez..

tekrar maça gelirsek son periyotta kobe hücumda ipleri eline almışken bir ik şut kaçırdığında pek zorlamadı ve arkadaşlarını da devreye sokmayı bilerek maçı kazanmalarını sağladı..

yalnız burda arizaya bir paragraf açmak gerekirse; kendisinden kat kat yeteneksiz radmanovic ve walton ın değişerek de olsa ilk 5 çıkmalarını nasıl sindirdiğini merak ediyorum.. yani kendisine verilen sürenin neredeyse tamamını olumlu kullanan bir adam nasıl o kazmaların ilk 5 çıkmasına katlanıyor, heralde zen master ın ikna kabiliyeti yüksek, bence başka açıklaması yok..

ayrıca cavs - lakers maçı kaçıranlar ve izleyemeyenler için bu gece 23 te tekrar ntv spor da olacak hatırlatırım..

19.1.09

Ronnie '' the rocket '' O'Sullivan



buradaki ilk snooker yazısının the rocket ile olması kaçınılmazdı zaten.. evet geçen sezon ara verdiği masters zaferlerine bir yenisini ekleyerek 4. masters zaferini aldı ronnie.. dışarıda olduğum için ancak 11. frame den itibaren izlediğimi ve maçın o sırada 5-5 olduğunu da belirteyim.. benim izlemeye başladığım ilk iki oyunu selby aldı.. daha sonra ronnie bir oyun daha aldı.. sonra oyunu 8-7 ye getirdi üst üste 3 oyun alarak..selby 8-8 yapsa da son iki oyunda yaptığı hatalarla finali the rocket e teslim etti.. selby ve ronnie alışılmışın dışında birbirlerinin ne kadar iyi olduklarının bilincinde olmarından kaynaklanan hatalarla birbirlerine sürekli frame verme yarışı içindeydiler..neyse oyunun kırılma noktası sondan ikinci oyun olabilir şimdi tam hatırlayamıyorum.. selby alttaki kısa banda çok yakın iki kırmızı toptan açık olana sırtlı vurarak beyaz topu siyah için pozisyon alacak konuma getirmeyi istedi.. ancak bu atıştan önce yaklaşık olarak 3 dk. boyunca topun üstüne 4 kez gelmesine rağmen atış yapmadı ve ancak 5. de atış yaptı ve o gerilimle istediği atışı yapamadı.. bu pozisyonda hakemin selby yi uyarması gerekirdi.. ( bu arada benim izlemediğim bölümde spikerin söylediğine göre ronnie de birkez atış için 3 dk. dan fazla beklemiş, görmediğim için inanmak zor geldi bana ama..) bu pozisyonda ekrana ronnie nin yüzü geldiğinde maçı alcağını zaten hissettirdi bize.. selby en teknik snooker oyuncularının başında gelmesine rağmen malesef ben onun oyunundan zevk alamıyorum.. ronnie yi bu zaferden dolayı kutlarken bize hep güzel maçlar izletmesini diliyorum..

ayrıca turnuva başlamadan önce ronnie verdiği bir röportajda snooker oyununun artık eskisi gibi zevk vermediğini ve federasyonun bu konuda önlemler almasını istemişti.. yani şu anda oynayan oyuncular arasında bana ronnie dışında sadece neil robertson ve allister carter heyecan veriyor..onlardan sonra ise shaun murphy ve john higgins.. çoğunluk olarak kalan oyuncuların özellikleri ise oyunun teknik kısmını daha iyi yapan oyuncular olmaları ve genellikle pot girişimine ya çok net olduğunda ya da zorda kaldıklarında başvurmaları.. bunların arasından belki stephen maguire ayrılabilir ama özelikle selby, fu, day, dinhui, perry, dott, doherty gibi izlerken bu oyundan sıkılmanızı sağlayan oyuncular daha fazla.. hatta bir de peter ebdon varki.. allah düşmanımın başına onun maçını izlemeyi nasip etmesin yani o kadar..

bu kadar snooker yazıp gelmiş geçmiş en teknik oyuncu olarak adlandırılan stephen hendry den bahsetmezsek olmaz sanırım.. hendry kariyerinin sonlarına yaklaştığı belli eden performanslar ortaya koyuyor son 1-2 senedir ama yine de ukarıda bahsettiğim ikinci gruba dahil etmeyi kariyerine yakıştıramadım hendry nin..

takip edenler biliyordur zaten ama hendry snooker oyununun en teknik oyuncusu, ronnie ise en yetenekli oyuncusu.. yeni gelişen oyuncuların gençliklerinden dolayı ronnie yi örnek almarını bekliyordum ben ama, malesef onlar hendry yi örnek almışlar ama o tekniğin yanına yaklaşmak kolay olmadığı için kötü örnek olarak görünüyorlar..

ayrıca not olarak belitmek istediğim bir olay da ronnie en hızlı 147 yapan oyuncu.. bu performansı da burdan izleyebilirsiniz..

( 147 : bir oyuncunun tek ıstaka ile yapabileceği en yüksek sayı..)

17.1.09

Martin Luther King..



bu ismi neredeyse herkes bilir.. amerika da siyahi insanların bugünlerde başkan olmalarını sağlayacak haklarını kazanmalarını sağlayan ve siyahi insanların bu haklarını kazanmalarını başlatan hareketin lideri.. 15 ocak doğumlu olan king, amerikada resmi tatil olan ocak ayının üçüncü pazartesi günü anılıyor.. peki bugün onu niye başlığımıza taşıdık..





nba organizasyonu yıllardan beri bugüne, öğlen saatlerinden itibaren akşama kadar maçları yayınlayarak insanları onlar için tatil günü olan pazartesileri resmen tv. karşısına bağlıyor.. biz de bu sene, geçen sene olduğu gibi ntv,ntvspor ve nba tv sayesinde izleme imkanı bulacağımız maçları, malesef bizim saatlerimiz itibariyle geceye denk gelmesinden dolayı uykusuz kalarak izleyeceğiz.. evet maçlar detroit - memphis maçı hariç iştah açıcı sayılabilir ama en güzel mücadeleye sahip olması beklenen cavs-lakers maçı sabah 05.30 başlayacak.. yani en kötü ihtimalle saati kurup işe gitmeden o maçı izleme şansı var çalışanlar için..

bunlar ntv ve ntv spor maçları..

denver nuggets - houston rockets 21.00 ntvspor
detroit pistons - memphis grizzlies 00.30 ntv
phoenix suns - boston celtics 03.00 ntvspor
los angeles lakers - cleveland cavaliers 05.30 ntvspor

ayrıca nba tv de toronto raptors - atlanta hawks maçı görünüyor ama linklerin birinde saat 21.00 da diğerinde ise saat 02.00 da yayınlanacağı belirtilmiş.. nba resmi sitesine göre ise tsi ile 21.00 de maç..

Not: umarım bu maçlardan herhangi bir tanesini osman sakallıoğluna anlattırmazlar.. ya da öyle bir hata yapacaklarsa bize önceden bildirsinler de bizde o maçı kendi programımızdan çıkaralım..

kısa kollu forma ile eldiven giyilir mi?

bir daha bu kadar uzun bir başlık seçmek zorunda kalmak istemiyorum, diyerek başlayalım.. zamanında amatör olarak da olsa futbol oynamış birisi olarak bu konuda yazmak istedim..

özellikle süper lig takımlarında ve özellikle 3 istanbul takımında olunca çok garibime giden bir uygulama soğuk kış günlerinde kısa kollu forma giyip, eldiven takmak.. hani anadolunun ücra kasabalarından birinde veya herhangi bir amatör küme maçı olsa neyse diyeceğim bir uygulama bu.. yahu kardeşim madem ki soğuktan dolayı ellerini korumak istiyorsun tamam.. peki niye kısa kollu formayla çıkıyosun sahaya.. hadi sen öle çıkıyosun, neyse diyelim takım arkadaşın uzun kollu forma giyiyor ve eldiven takmıyor.. bana bunu hiç bir mantıkla anlatamazsın.. hanginizde bir problem var çözmek zor.. yani bütün takım uzun kollu forma giyerde birkaç oyuncu eldiven giymese normal diyebiliriz.. ama kısa kollu giyenler eldiven giyerken, uzun kollu giyenlerin bir kısmının eldiven giymemesi bana oldukça ilginç geliyor.. ayrıca her türlü olaya kural koymayı seven fifa, uefa ve tff bu çirkin görüntü karşısında hiç bir yaptırım uygulamayı düşünmüyor galiba.. yani formayı şortun içine sokmayı şart koşuyorsun ( bunu herkesin anlamasını beklemiyorum, çünkü formayı şortun içine sokmak bana çok saçma gelen birşey, ayrıca hareket ederken çok az da olsa rahazsız ediyor.. ) da buna hiye ses çıkarmıyorsunuz..

bide zamanında formanın içine giyilen tayt ve atlet benzeri şeylerin formayla aynı renk olması kuralını koyuyorsunuz da bu eldivenlerde niye aynı uygulamayı yapmazsınız.. adam beyaz formayla oynuyor siyah eldiven giyiyor, ya da yeşil formayla oynuyor ama beyaz eldiven giyiyor.. bugüne kadar izleyen kimseyi rahatsız etmemiş demek ki, kimse değinmemiş bu konuya gerçekten ilginç geldi bana..

yurt dışında da vardır mutlaka bu tarz adamlar ama bizim ligimizden aklıma gelen ilk iki isim.. kezman ve sabri..

bunun dışında birde arda turanın başı çektiği beyaz atleti formanın altından gösterme modası varki berduşlar gibi oluyorlar, aman aman..

10.1.09

israil - filistin üzerine..


israil hakkında filistinle yıllardır süren savaşından dolayı uzun süre kızmıştım.. daha sonra çeşitli kaynaklardan okuduklarım ve öğrendiklerimden dolayı biraz da olsa hak versem bile yıllardır bu sorunu sürdürdükleri için bir türlü sempati oluşturamadım.. ama bu değilki sadece din kardeşliğinden dolayı filistin her konuda haklı.. yani bi şekilde sadece din kardeşiyiz muhabbetine filistinin hamas adlı terör örgütünün yaptıklarını mı onaylıyacaz..

herkes, en azından aklı başında herkes savaşın olmamasını ve bitmesini ister zaten sorun bu değil de aslında haksız olan 2 taraftan sadece müslüman diye bir tarafı tutmak bana mantıklı gelmiyor..

ayrıca bu konuda gerçekten yazmak istemiyordum ama; bugün ülkemin imajını yerin dibine sokan, lakabı first leydi olan şahsın yaptığı konuşmada gözyaşlarına engel olamaması, askerliğimi eskişehirde havacı olarak rahat yapsam bile bugüne kadar hayatını kaybeden bütün abilerim ve kardeşlerimin kemiklerini sızlamasına gönlüm razı olmadığı için burada bi şekilde yazılı olmasını istediğim için yazıyorum..

sen ki bu güne kadar 30.000 binden fazla insanımız ve askerimizin arkasından hiç bu şekilde bir organizasyon yaptın mı.. topladın mı bütün arap aleminin senin dışında modern olan first leydilerini.. çağrı yaptın mı hiç ...(üç harfli terör örgütü) adını anmak istemediğim o kalleşlere yardım edenlere durun artık diye.. gözyaşların aktı mı hiç senin, benim kardeşlerim, abilerim için ve hiç bir günahı olmayan binlerce sivil ve çocuk hayatlarını kaybederken, katledilirken.. niye şimdi ağlıyosun yoksa dağlarda teröre yenik düşenler müslüman değilmiydi.. neydi o zamanlar derdiniz ve o zaman derdiniz olmadı mı o kayıplarımız..

kocanız olacak şahıs bugüne kadar bu ülkede şehitlerimiz toprağa verirken saf tutmak dışında ne yaptı da dün israili kınıyor.. yahu sen daha ... terör örgütünü kınayamadın elalemin derdinden sanane.. sen önce başbakanı olduğun memletin dertlerine çözüm bul sonra gider başka ülkelere yardım edersin..

size oy veren herhangi bir kişiye hakkım geçtiyse o hakkımı helal etmiyorum.. hem sizden hem de onlardan utanıyorum..

6.1.09

Allah belanızı versin...

siz bugünkü maçı oynatmayarak kendinizi israile karşı zafer kazandık zannediyorsunuz ya.. size söylüyorum, hiç bi bok kazanamadınız ama ülkenin çoğunluğunu oluşturan insanları bütün dünyaya rezil ettiniz.. siz bugün orda yaptıklarınızla bana; filistindeki insanların acılarına destek verdiğinizi değil de bu ülkede yaşayan sizin dışınızdaki insanları bilerek ve isteyerek yaralamaya çalıştığınız izlenimi verdiniz.. allah hepinizin belasını versin, insan kılığına bile giremeyen androitler..

telekom takımı yönetimine gelen eleştriler ise anlamsız zaten orada bi yönetim boşluğu olduğu uzun süredir kendini belli ediyor.. ama polis konusunda gelen tepkiler ise biraz anlamsız geldi bana.. nedeni ise hiç bir zaman hacı hoca takımı denilen yobaz insanların yaptığı agresifliklerde, gösterilerde, yürüyüşlerde onlara engelleyeci davranmadılarki.. ama öğrenci olsun, memur olsun, işçi olsun hiç bir şekilde şiddet kullanmakta sakınca görmediler.. ayrıca ben izmirde olduğum için maçlarda polisin bize nasıl davrandığını bildiğim için bugün olanlardan sonra bir daha bize o kadar sert davranırken joblarken utanacaklarmı acaba!!!!

ayrıca bugünkü olaylardan sonra zannedersem fiba 2010 dünya basketbol şampiyonasını türkiyeden alabilir gibime geliyor.. hiç istemesemde böyle bir ihtimal yukarda bahsettiğim herkesin ortak çalışması sonucu gündeme gelecektir mutlaka.. şimdi bugün o protestoyu yapan mahluklar yüzünden ben niye 2010 dünya şampiyonasını yerinden izleme şansını kaçırıcam o da ayrı bir soru işareti olacak bakalım.. hayvansınız siz..

5.1.09

EPL ve TSL farkı


önce başlığı açalım, england premiere league ve türkiye süper ligi arasında ki bir farktan bahsetmek istiyorum.. bunu da sadece 2 pozisyonu karşılaştırarak yapmak istiyorum..

öncelikle bizim ligimizdeki pozisyon yani delgado nun gs maçında barışa yaptığı pozisyona hakemin kırmızı yerine sarı kart vermesine daha önce burada değinmiştim.. bence kırmızı kartın direk verilmesi gereken pozisyona, ülkemizin bu konuda uleması yapılan erman toroğlu malesef pozisyonda verilen sarı kartın bile fazla olduğunu söyleyip bu kadar ucuz kart çıkarılmamalı demişti..

hemen ingilteye dönersek fa cup southampton - manchester united maçında ev sahibi takımdan petterson hemen hemen delgadonun pozisyonuna benzer bir şekilde rakibi vidice sert bir hareket yaptı.. hakem riley hiç tereddüt etmeden kırmızı kartını çıkardı.. bunu yapmasının sebebi ne olabilir onu maddeler halinde düşündüm..

a- manchester united maçı rahat kazansın diye rakibi eksik bırakmak için
b- televizyonda erman toroğlu onu yargılayamayacağı için
c- hareket topa müdahele etmek isterken yapılmış olsa da rakibi sakatlayabilecek sertlikte olduğu için

doğru yanıtı siz hangisi olarak düşünüyorsunuz bilmiyorum ama, bence öncelikle c şıkkı ve sonrasında yanlış bir karar verse de ingiltere de erman toroğlu gibi pisikolojik sorunu olan ve kendini futbolun tek kural koyucusu zanneden bir adam olmadığı için kuralları rahat uygulaması diye düşünüyorum.. bizde de riley gibi hakemlerin artması dilemekten başka çaremiz yok malesef..

yani hakem sahada oynanan sert oyuna tabii ki izin vermeli ama bu iki hareket gibi sakatlamaya neden olabilecek hareketlerde kırmızı kart görmek istiyorum ben..