30.12.08

Mutlu yıllar..

mutlu yıllar

28.12.08

Nihayet GÖZTEPE!


maçtan önce yaptığım tahmin havanın kötü olmasına rağmen gerçekleşti.. soğuk ve yağmurlu havaya rağmen alsancak stadı doldu.. hatta dolmasının dışında zaten efsane haline gelen kapalı tribüne, açık tribünden bu sefer gerçekten muhteşem bir destek verdiler.. bugün açık tribündeki bütün göztepelileri tebrik ediyorum.. ve bu takım eğer bugün süper lig maçı oynasaydı bu görüntüleri maratona alıp üstüne konuşmak zorunda kalırlardı.. gerçekten bugün stada gelmeyenler veya gelemeyenler açık ve kapalı tribün arasındaki çok güzel bir gösteriyi kaçırdılar.. ayrıca neredeyse herkesin ortak görüşü bugüne kadar ki, alsancak açık tribünündeki en muhteşem gösterinin yapıldığıydı.. hep kapalıda olduğum için göremediğim bizim yaptığımız güzellikleri bize yaşattılar bugün.. gerçekten muhteşemdi.. 


bugün alınan 3 puan ve gelen liderlikte, bu sezonki en effektif oyunu ilk yarıda gösteren oyuncular kadar veya daha fazla taraftarın payı vardı.. maça gelirsek bozuk zemin ve soğuk havaya rağmen futbolcular bu maçı kazanmak için çıktıklarını bize hissettirdiler ve 3 dk. arayla ( 19. ve 22.) attıkları gollerle rahat bir galibiyet aldık.. yalnız 2. yarıda taraftarın yaptığı şovun güzelliği  sırasında oyunu bırakıp seyircileri izleyecekler diye çok korktum.. ama bugün gerçekten hem kontrollü hem güzel bir oyunla maçı ve liderliği bize getirdiler.. bugün sahada ter akıtan bütün çocuklara helal olsun.. 


yalnız bugünkü oyuna rağmen yönetimin yapması gereken hamleler yeni başlıyor.. öncelikle mustafa fedai bizim eski oyuncumuz ve çok iyi bir göztepeli olmasına rağmen, malesef ki yetersiz kalıyor.. bizim play-off ta oynayacağımız maçlarda gerçekten hataya tahammülümüz yok.. yönetim bu gruptaki gibi son ana kadar sıkıntı çekmemizi istemiyorsa radikal bir hareketle öncelikle çok iyi bir t. direktör getirmeli takımın başına.. bugün konuştuğum herkesin gönlünden geçen isim ümit kayıhan.. ayrıca başta kaleci olmak üzere, takıma seviye atlatabilecek ve tecrübesiyle takımı rahatlatabilecek en az 5 oyuncuya ihtiyacımız var.. 

en son olarak da görüldüğü üzere bu takımın taraftarı süper ligdeki takımların bile imrendiği bir taraftar.. bu taraftar bugün gösterdi ki yağmur, çamur, soğuk dinlemeden stadına gelip takımını destekler.. onun için yöetim bundan sonraki maçlarda bilet fiyatlarını 3. lig seviyesine çekip bugünkü tarifeden devam etmeli ki.. gelen taraftar sayısı da artsın ve gelen takımlar gerçek taraftar nasıl olur görsünler ve göztepe deplasmanında bırak puan almayı gol atmayı bile başarı saysınlar.. hadi bakalım biz hazırız, yönetim de hazırsa, bu yolun sonu aydınlık...

24.12.08

Bu ülkede neden sadece 3 takım tutuluyor..

dünya üzerinde bizim kadar olmasa da bazı ülkelerde de mutlaka belli takımlar üzerine yoğunlaşma olabilir, ama zannetmiyorum ki türkiye deki gibi sizi zorla 3 tane takımdan birini tutmanız için baskı altında olasınız!!

evet gerçekten de bu ülkede birisiyle tanıştığınız zaman mutlaka konu tuttuğunuz takıma gelir ve siz yaşadığınız şehrin takımını (örn. ben) yani GÖZTEPEyi tuttuğunuzu söylediğinizde; karşı taraftan gelen, yani büyük takımlardan hangisini tutuyorsun sorusu karşısında ne yapacağınızı şaşırmak zorunda kalırsınız.. yani bu ülkede yaşayan herkes bu 3 takımdan birisini tutmak zorundaymış gibi bir hissi üzerinize yıkmaya çalışırlar.. 

benim anlamadığım neden bu şekilde bir zorlama yapılıyor.. daha önceki yazılarımda başka özelliklerinden bahsettiğim premiere league den bir örnek verirsek mesela wigan athletic- west bromwich albion mücadelelerinde maç hangi takımın sahasındaysa veya o takımın durumu ne olursa olsun mutlaka seyircisi % 80 oranında stadını doldurarak kendi şehrinin veya semtinin takımını destekler.. ayrıca burda örnekte verdiğim takımların kendi sahalarında, kadrolarını bizim bile buradan hayranlıkla takip ettiğimiz man.u, liverpool, chelsea ve arsenal gibi premiere league in en üst  düzey takımlara bile deplasman havasını yaşattığını gördüğümüz için bizdeki bu zorlama bana anlamsız geliyor.. evet biz daha önce izmir atatürk stadı gibi seyirci baskısını en aza indirren bir stadda oynamamıza rağmen bu hissi istanbul takımlarına yaşatabilmiştik.. 

bugün bu ülkede bursa ve trabzon dışında bu hissi veren bir takımın neden ligde yer alamadığı araştırılıp.. gelecek zamanlarda bu durumun önüne geçilmesi için bir atılım yapılması gibi bir oluşum var mı? malesef ancak böyle şeyleri ya rüyamızda görürüz  yada hiç bi şekilde göremeyiz..

medyanın merkezinin istanbul olmasının bu durumda çok büyük rolü olmasına rağmen, istanbul dışındakilerin şehirlerine sahip çıkmaması da incelenmesi gerekiyor.. benim aklıma yatan en büyük sebep; eğer istanbul takımı tutarlarsa mutlaka şampiyonluğa oynayacakbir takımı destekleyerek başarıya kolay ulaşabileceklerini düşünmelerini, kendi adıma zavallılık olarak değerlendiriyorum..

Son düzlüğe girdik..

göztepe- ıspartaspor maçı ilk yarıdadeplasmandaki maçta ıspartalıların açtığı pankart ve o zamanlar ısparta valisi olan şahsın açıklamaları dolayısıyla, en sakin göztepe taraftarının bile özlemle ve öfkeyle beklediği bir maç.. ayrıca son hafta maçı ve play-off a kalacak 2 takımı da belirleyecek maçlardan biri olacağı için çok önemli..

bu maçta 3. lig için taraftar rekoru kıralabileceğini düşünüyorum.. eğer yağmur yağmaz ise o gün kesinlikle alsancak stadında açık tribünün de tıklım tklım dolacağını düşünüyorum.. kapalıyı söylememe gerek yok zaten.. yalının dışında göztepe uniforce ve bornova ezginler gruplarının doldurduğu kapalı, türkiyede süper lig düzeyinde bile bulunamayan bir destek ile göztepemize destek veriyor zaten..

izmir bu sene futboldaki şimdilik en heyecanlı gününü yaşayacak o kesin.. ayrıca sadece bizim galibiyetimizin yetmeyeceğini ve izmirsporun yenilmesi veya menemen belediyenin puan kaybetmesi gerekeceği için oldukça gergin bir maç olacağını belli olan ve taraftar olarak bizlerin son derece sağduyulu olmamız gereken mücadele sonunda play-offa kalan takımlardan birisi olmamızı diliyorum.. 

ayrıca ilk göztepe  yazımda belirttiğim gibi; eğer yönetim transfer yapıp takımı güçlendirmeyecekse..  bence play-off a çıkması sonucunda başarısız olacağımızı düşündüğüm için
galibiyetimiz için kararsız durumdayım.. 

ancak umarım play-off a kalırız ve yönetim de gereken transferleri yaparak göztepimizi süper lige 1 adım daha yaklaştırırlar..

Hakem Tartışması..

konuya direk giriyorum.. gs-bjk maçında herkes delgadonun gördüğü ikinci sarı kartı konuşuyor.. neymiş tartışılan, delgado eliyle kart işareti yaparken o pozisyon için değilde, kendisine ilk yaptığı faulde kart çıkardığı için hakeme; bana ilk yaptığım faulde gösterdin bunda niye göstermiyosun demiş.. eee bu kart istemek değil mi!!! 

ama benim burda belirtmek istediğim avrupa da zamanında zidane, nedved, beckham gibi ilk aklıma gelen örneklerde olduğu gibi, cüneyt çakırın delgadoya ilk pozisyonda direk bileğe yaptığı sert ve sakatlamaya yönelik olabilecek hareketten dolayı kırmızı kart göstermemesini kimsenin konuşmaması.. hatta kendini hakemlerin padişahı sanmaya başlayan erman toroğlunun bu pozisyon için kart bile gereksiz demesi.. bu pozisyon için bu kadar eyyam yapması, hemde eyyam yapıldığından sürekli şikayet eden erman toroğlunun bunu yapması, türkiyede bu işin çivisinin çıktığının bence en büyük kanıtı..

sezon başından beri aragones ve skibbe eleştrilerinde gerekli başarıyı sağlayamayıp bu hocaları gönderemeyen basınımız, daha sonra yıllardan beri süregelen hakemler üzerine yığılan tartışmalarla futbolumuzu ileri götürüyor mu bunu düşünen yok malesef.. herkesin derdi reyting ve kendinden söz ettirmek.. bu kısır tartışmalar ne olacak; erman toroğlu ve ahmet çakar hep ben olsam bunu yaparım, şunu yaparım diyor.. eee yapın o zaman kardeşim niye kaçıyosunuz.. oturduğunuz yerden gelsin paralar, gitsin havalar.. maç sonu röportaj yapıyolar herhangi birisiyle lig tv de, adam konuyu tartışmalı pozisyona getirince susturuluyor ve bu pozisyonu erman hoca değerlendirilecek diyor.. erman hoca kim yaa; allah mı, peygamber mi, padişah mı, kral mı ne! alt tarafı eski hakem.. zamanında okanın ayağı kırıldığında sarı kart bile göstermemiş bi hakem eskisi en fazla.. onun gördüğünü sen, ben göremiyoz mu sanki.. erman hocanınkiler göz de, bizimkiler başka bişey mi..  sanırsın ki erman toroğlu ve ahmet çakar hakemlerin ve federasyonun başına geçse bu ülkede futbolun bütün sorunları çözülecek.. 

maçla ilgili olarak; kimse mesela ilk penaltı pozisyonundan önce lincolnün nonda ile baros arasında penaltıyı kim atacak konuşmasında, topu barosa verip nondayı ordan uzaklaştırmasından bahsetmiyor.. ardanın durmadan ileri geri koşmasını, sürekli pozisyon bozmasını veya lincolnün attığı çalımları, takımı yönetmesini, 2. penaltıdan önce yaptığı hareketi ve uğur incemana zorla penaltı yaptırmasını ve takıma yaptığı liderliği konuşmuyor.. maç tempolu olmuş, 6 tane gol, bi o kadar kaçan pozisyon, maçı izlerken aldığımız keyiften bahsedilmiyor..  gerçekten bu ülkede futbolun gelişmesini isteyen kimse yok galiba.. herkes dağılmış 3 takıma, herkes kendi takımının her maçı kazanmasını istiyor.. güzel oynamışlar, sahada mücadele etmişler, takımın yıldızları maçta güzel ve keyif veren hareketler yapıyormu buna bakan, dikkat eden, yazan, daha da ötesi ilgilenen ve merak eden yok.. varsa yoksa çirkinlikler, anlamsız tartışmalar...  

ülkedeki en umut vaat eden hakem olan fırat aydınus bile, gelen baskılara dayanamayıp bu sene ligdeki en yanlı yönetimi göstererek, bundan sonraki haftalarda daha kötü yönetimler izleyebileceğimizi bize gösterdi.. fırat aydınus oyuncularla diyalogları, pozisyonları yorumları ile premiere league hakemleri seviyesine yakın yönetimiyle dikkat çekmişti.. ama onun bu haftaki yönetimi, onunla beraber yükselmekte olan hakemlik kurumuna büyük bir zarar verdi.. umarım toparlanır hakem camiası, ama ne kadar toparlanırsa toplansın, basın tarafından en kolay hedef oldukları için rahat bırakılmayacağını düşündüğüm için işlerinin zor olduğunu düşünüyorum..




16.12.08

Turkcell Super Oldugu Sanılan Lig


Turkcell Super Olduğu Sanılan Lig konusunda yazmaya başlamak gerçekten zor.. neresinden başlamak gerektiği konusunda çok düşünülen bir lig.. sıralamayı tersten alarak değerlendirmeye başlayalım..

kocaeli; ise bu sene başında kurduğu tecrübeli ve yaşlı oyunculardan  dolu kadrosuyla lige fazla (hatta gereğinden fazla) iddialı girmelerinin ve kendilerinin gerçekten takımın gücünü olduğundan fazla görmelerinin sonucunda ve yine hatalı bir antrenör tercihiyle girerek bugünkü durumlarının altyapısını atmışlardı zaten.. bundan sonra toparlanmaları zor ama yılmaz vural son senelerde pek yapamasa da küme düşme adayı takımlarda istenen bir hoca olmasıyla belki bir ivme kazandırıp sürpriz yapabilir.. ama böyle bir olay gerçekten sürpriz olur..

hacettepe; gençlerbirliğinin altyapısından yetişen gençleri yetiştirmek için cavcav tarafından oluşturulan veya hacettepe başkanının dediği gibi gençlerbirliği ile sadece stratejik ortaklık kuran bir takım.. geçen sene oynadıkları sağlam, mücadeleci taım oyunu sayesinde başarılı oldular ancak, sene başında kaybettikleri 2-3 oyuncu ve o oyuncuların yerine gelenlerin bu sene yeterli performans gösterememesinden dolayı başarısız bir sezon geçiriyorlar..

antalya; sezona en kötü antrenör tercihiyle başlayan takım olarak bu durumda olmasına ve mehmet özdilek gibi yaptığı bir hatadan dolayı nerdeyse aforoz edildiği için değerini ispatlamak için hırslanan bir futbol adamını takımın başına getirmesine dua etmeli.. izlediğim maçlarında göze hoş gelen futbol oynamaya çalışmalarına rağmen felaket olan savunmalarına çözüm bulamaz ise sezon sonuna kadar düşme potasında kalabilir..

ankaragücü; bu sene sürekli olarak yönetim ve taraftar çekişmesi ile uğraşan, ama hem hakan kutlu hem de ünal karaman gibi yetersiz antrenörler ile bir türlü başarılı olamayan ve kadro kalitesi itibariyle olmaması gereken yerde olan bir takım.. yalnız sanki melih gökçek ankaragücü taraftar grupları ile başkan cemal aydını düşürmek için işbirliği yaptığı havasını aldığım gelişmeler sonucu cemal aydın görevden ayrıldı.. eğer melih gökçek ele geçirmezse ankaranın  en etkili taraftar grubuna sahip takımı olan ankaragücü toparlanabilir..  

denizli; her sene geleneksel olarak yaptığı hoca değişiklerini bu sene de sürdürerek istikrarsızlığın sembolü oldu.. daha önceki senelerde yaşadıkları ekonomik krizleri bir şekilde kentin sanayisine ön ayak olan firmalar sayesinde atlatan denizlispor, bu sene ekonomik krizin en çok vurgun yaptığı kentin takımı olarak zor durumdan kurtulabilecek mi? bu sorunun cevabına göre takımın durumu kesin bir dönüşüm sergiler.. 

gençlerbirliği; benim çocukluğumdan beri her sene lige mutlaka iyi başlayıp ikinci yarının ortalarına doğru bir düşüşe geçip sezonu ya orta sıralarda ya da düşme hattının biraz üstünde bitirmeyi ilke edinmiş bir kulüp.. yani neden düşüşe geçtiğinin sebepleri benim düşünceme göre; puan ihtiyacı olan kulüplere bir şeyler karşılığında yardım etmek, ve sezon ortasında istanbul takımlarına satmak üzere anlaştığı oyuncuların performanslarındaki düşüşler ve kendini sakınmaları sayesinde ligin başındaki performanslarını kaybederdi.. son iki sene istisnai olarak sezon başından beri hep sıkıntılarla geçirdiler.. her sene aynı performansları izleye izleye taraftar sayılarıda sürekli azaldı. yani hiç bir zaman gerekli atılımı yapmamaları ama ligin ekonomik olarak en rahat takımı olmaları  tezat oluştursada onlar da cavcavın oyuncağı olmaktan kurtulamadılar.. 

istanbul bşb; istanbulun toplam 4 takımı var ama bu takımlardan 1 tanesi 32 deplasman ve 2 iç saha(hacettepe, bb ankara) maçı oynadığı için gerçekten bu ligde ne aradığı belli olmayan bir takım.. her ne kadar başında abdullah avcı gibi gelecekteki başarılı olmaya aday gördüğüm bir hoca olsa da, hatta genellikle çok iyi oyunlar oynasalarda bu ligde malesef fazla oldukları gerçeğini değiştirmiyor.. istanbulun belediye takımı ankaradaki gibi bir kişinin himayesinde değil ama tamamen hükümetle bağlantılı bir takım olduğu için zaten bu ligde olmamalı ya neyse..

konya; konyasporla ilgili söylenecek pek bir şey yok.. bir kulübün başkanı canlı olarak seyrettiğim lig tv deki futbol gündeminde ( ben 9 sene başkanlık yapmak istiyorum ve bu 9 sene de raşit hocamla çalışmak istiyorum )  diyorsa daha bunu söyledikten 9 gün geçmeden raşit hocayı takımdan kovuyorsa.. kimse kusura bakmasın bu takım bizim ligimizde yer almasın.. ve o adam nasıl hala kulübün başkanlığını yapıyor onu anlamakta mümkün değil..
 
eskişehir; eskişehir ile söyleyebileceklerim başında çok güzel bir şehir olması ve ben eğer birgün izmir dışında bir yerde yaşamak zorunda kalırsam bu şehrin eskişehir olmasını istememdir.. ayrıca ligimizde nerdeyse yarı amatör olarak oynanan yıllarda göztepe ile birlikte efsane takım oldukları için bir sempatim olduğundan, uzun yıllar ligde var olmalarını istiyorum.. ayrıca rıza çalımbay gibi futbol fakiri bir beyne sahip bir adamdan ne kadar çabuk kurtulurlarsa onlar için hayırlı olur kanaatindeyim..  bu sene rıza hocaya rağmen gerçekten iyi bir yerdeler ama bu görüntü aldatıcı olabilir.. denizlispor dönemi dışında sürekli başarısız olan bir antrenöre pek güven duyulmayacağını öğrenmeleri acı sonuçlar doğurmaz inşallah..

bursa; bir şehir takımı olarak gerçek taraftara sahip olan ama bu gücü bir türlü doğru kullanamayan, hem kadro, hem antrenör, hem de yönetimsel bazda hiç bir zaman istikrarı sağlayamamış ve sürekli iniş çıkış yaşayan bir takım olarak sene başında kafamda soru işaretlerine rağmen, gayet iyi başlamış olmasına rağmen samet aybaba ile hem göze hoş gelen hemde sağlam görüntü veren bir performans sergilerken anlamsızca samet hocanın görevine son verdi ve daha yeni yeni toparlanma sürecine girdi gibi görünüyor sezonun yarısı biterken..bu kafayla devam ederlerse zirveyi zorlama şanslarını kendi elleriyle azaltırlar.. ayrıca sercan ve mustafa sarp ile ilgili transfer haberlerinden sonra bu oyunculardaki düşüşü engelleyemeyerek ilk yarıyı daha iyi bir yerde fırsatını kaçıdılar..

gaziantep; son 4 haftasına lider girdiği sezon fenerbahçeye ilk yarısı 3-0 biten maçı 4-3 kaybettiğinden beri ilk defa ligin üst sıralarına tutunabilecek bir kadro yapısı oluşturmuş gibi görünüyor.. ayrıca oynadıkları oyunda benim nurullah hocadan hiç tahmin edemeyeceğim kadar göze hoş gelen bir stilde.. özellikle kaybettikleri beşiktaş maçında eksik kaldıkları bölümlerde bile pozisyonlarda hep üstünlerdi ama benim gözlemleyebildiğim bir handikapları var, o da eduardonun çok genç ve tecrübesiz olması dolayısıyla son vuruş ve asist yapma konusundaki eksiklikleri.. ayrıca eduardo bu eksikliklerini giderebilirse ilerde avrupa takımlarının da radarına girebilir.. tabata ise bu sene ligimizde en sürpriz performansı gösteren oyuncu olarak sivrilmiş durumda.. gaziantepsporun  bu sene uefa kupasına katılacak takım adayı olarak oynadıklarını düşünüyorum..

kayseri; tolunay kafkasın bazen oyuncularla özellikle mehmet topuzla arasında yaşanan ego çatışmaları olmasa belki şu andan daha iyi bir durumda olabilirlerdi.. ama sezona istanbullu renkdaşı gibi sakatlık sorunlarıyla girmesine rağmen bu sene de gücünü göstermeye başladılar.. fenerbahçe maçında agahowa performansıyla adından söz edilmesini sağladı ama her zaman o kadar boş alan bulamadığı için performansı kalıcı olamadı.. sezonun 2. yarısına yetişmesi beklenen yeni stadyumları ile iddialı olmayı düşünen kayserispor, şu anki stadını dolduramazken daha büyük bir stadyum yaparak atılıma kalkıyor ama sonuç umdukları gibi olmayabilir..

beşiktaş; sezona savunma hattına takviye yaparak başladı ama kampta yaşanan 2 kaptanının terlik kavgası nedeniyle takımda huzur yoksunu olarak başladı.. tamamen delgadodan verim almayı amaçlayan gereksiz bir hamle ile delgadoyu kaptan, nobreyi 2. kaptan yaparak başladılar.. ama daha sonra gelen metalist mağlubiyeti  ertuğrul sağlamın yerine mustafa denizlinin gelmesi beşiktaşın sezon başında kaybettiği hırsını geri getirmeye yetmedi bana kalırsa.. zaten gerektiğinden fazla abartılan kadrosu ki, sağ bek ( serdar kurtuluş ya orta saha oynuyor ya da sakat) ve sol bek boş, oyun kurucu zayıf.. ve hücum hattında hangisini kesersen huzursuz olacak ve sürekli değişen rotasyonuyla geçen seneden kümüş olarak devam eden bobo, oynadığı sağ kanadı bir türlü kabullenemeyen holosko ve 2. kaptan olduktan sonra daha fazla şans alacağını düşünen nobre üçlüsünün huzursuzluğu ve memnuniyetsizliği ile birlikte bir türlü taraftarının istediği çizgiye gelemiyor.. ayrıca denizli gibi bir futbol adamının delgadoya bu kadar katlanması ve performansını arttıramaması da düşündürücü.. yine de ligde sadece 2-3 rakibi olduğu için o maçlarda ekstra performans gösterebilirlerse şampiyonluk şanslarını sürdürebilirler..

ankara; ligde üst sıralarda bulunan ve melih gökçek efendinin kendisi ve oğlu için tatmin merkezi haline gelen, o yüzden benim nefretimi yıllardır sürüdürdüğüm, ancak aykut kocaman sayesinde gerçekten iyi futbol oynamaya çalışan bir takım.. melih gökçekin ankara bb sinin doğalgaz ve ve devlete olan borçlarını ödemeyip seyircisi olmayan ve tahminimce hiçbir zaman da olmayacak bir takıma bu kadar para aktarıp, hükümetteki arkadaşları tarafından hiç bir şekilde uyarılmadığı, incelenmediği, hatta engellenmediği için istediği gibi at koşturduğu ve oğlunu başkan yaptığı takım nedendir bilinmez yıllardır sergileyemediği bir performansla bu sene bu kadar yukarılarda olabiliyor anlamak çok zor.. aykut kocamanın istanbulspor ve konya da oynattığı oyunları bildiğimiz için, aykut hocanın bu konudaki etkisi yadsınamaz bir gerçek ama yine de ankaragücü ve fenerbahçe maçlarındaki tutuk ve isteksiz oyunları şüphesiz ki soru işaretleri oluşturmuyor değil kafalarda.. ankaragücünü melih gökçek in almak istediği herkesin malumu, ayrıca gökçekin fenerbahçeliliği de bilinen bir gerçek.. yani takım öyle bir hale gelmişki ligde herkese sahayı dar edebiliyor, mükemmel oyunlar sergiliyor ama melih gökçekin özel ilgi alnına giren ankaragücü ve fenerbahçe maçlarında oynadıkları oyun özellikle maçı kaybetmek için sahaya çıktıklarını akıllara düşürüyor..  bu bile bu takımdan nefret etmek, tiksinmek için yeterli bir nedenken maçları izlerken bomboş tribünleri görmek artık tahammül sınırlarını zorluyor benim için..

fenerbahçe; geçen sene yakaladığı başarıya rağmen zico ve mehmet aurelio gibi takım için önemli 2 ismi ücretlerine zam yapmayarak kaybeden (bu riske sanırım bir önceki sezon takımın en istikrarlı 2 oyuncusu tuncay ve ümit özatın ayrılmasından sonra şamp. liginde çeyrek finale kalmalarından ötürü girdiler.. unuttukları bişey vardı kedi her zaman pilav yemez..)  ama yerlerine gelen isimlere daha fazla ücret ödemelerine rağmen gelenlerin performanslarının gidenlerin performanslarının altında kalması aziz yıldırım için bakalım yeterli bir uyarı olabilecekmi.. ben zannetmiyorum.. bu sene avrupa kupalarından erken elenmeleri sebebiyle lige daha fazla asılıp şampiyonluk almaları mümkün ama o şampiyonluk gelecek sene avrupa kupaları için baz alınmamalı.. 

galatasaray; sezon başından beri eleştirilen ve bende yetersiz olduğunu düşüdüğüm skibbenin arkasında duran yönetim sakatların yavaş yavaş geri dönmesiyle doğru yolda olduğunu zannediyor ama sadece fb ve metalist maçlarında sahaya yeterince müdahele edememesi bile skibbe ile ilgili eleştirileri haklı çıkarıyor.. ayrıca attığı golere rağmen kewellın sürekli sağ kanatta olması oyunun 2 yönünde de kayıp oluşturuyor ve skibbe bunu farkedemiyor.. daha sonra özellikle değineceğim bir konuda ardanın solda oynayıp sağda ve ortada oynamayı kabul etmemesi.. lig için fenerbahçe ile alisamiyende oynayacakları için pek zorlanma yaşayacaklarını düşünmesemde, fenerbahçenin haftada sadece 1 maç oynayarak olması galatasaray için en büyük handikap olacaktır şampiyonluk yarışında..

trabzon; sezon başında yaptıkları transferler dolayısıyla taraftarları arasında heyecan oluşturmalarına rağmen yeni bir takım olmaları sebebiyle uyum sağlamaları konusunda  sıkıntı yaşayacaklarını düşünüyordum ama gerçekten uyumlu ve etkili oyunlarla zirvede ve zirveye yakın konumunu hiç kaybetmediler.. ayrıca ersun hocanın bütün takımlarında 7 ile 10. haftalarda başlayan keskin düşüşleride, trabzonda yaşamaması da beni şaşırttı.. yalnız yine de şampiyonluğa oynayan takımlarda oynamalarını yadırgadığım; hüseyin, colman, umut, kaleci tolga, sylva gibi oyuncularının sürekli oynamalarıda başarılarını değerli kılıyor benim gözümde.. sezonun 2. yarısı için şansları bir forvet, bir oyun kurucu,bir merkez ortasaha( ön libero deniyor bu ülkede nedense..) ve kaleci transferi ile şampiyonluk şanslarını sürdürebilirler..

sivas; lider, geçen sene sergiledikleri performansın tesadüf olmadığını planlı ve sistemli bir organizasyon kurarak başarılı bir takım kurulabileceğini kanıtladılar.. ancak bülent uygun sürekli birbiriyle çelişen açıklamalar yapması bana antipatik gelmeye başladı ve yaptıklarını gölgeler hale gelmeye başladı.. özellikle mehmet yıldız üzerinden sürekli spekülasyon yapmaları artık öhh dedirtti.. ancak yine sezon sonuna doğru düşüşe geçeceklerini tahmin ediyorum..

bütün takımları takip edebildiğim ölçüde değerlendirdirdim.. bir sonraki değerlendirmede dikkat çeken oyuncular ve şampiyonluk adayı takımların asıl hedeflerinin ne olması gerektiği konusunda bişeyler çiziktirmek istiyorum..


7.12.08

Formula 1'in içine etmek..


Zamanında schumacherin ve ferrarinin önünü kesmek için yaptığı değişiklikleri unutan bernie madalya saçmalığıyla formulanın tekrar popülaritesini kazanabileceğini zannediyor.. ancak yol yakınken birileri bernie yi uyarmalı.. 

zamanında yaptığı hatadan dönerek sadece ilk 6 araca puan vererek en azından 1. gelenin arkasından gelenlerle aldığı puan farkını yükseltmesini sağlayan sistemi denemeli.. yani sen yıllarca kullandığın sistemi sadece bir kişinin önünü kesmek için bozmadın mı zamanında( ha onuda beceremedi ya neyse).. şimdi o zaman hata yaptığını kabul et.. aslında rekabeti artıracağını zannederken pilotlar arasında haksızlık yarattığını kabul et.. ondan sonra herkes yarışmanın adaletinin geldiğini hissetsin..

ama.. kaderin bir cilvesi olarak ekonomik kriz dolayısıyla takımların arasındaki uçurum sürekli açılırken, sen tek motor gibi abuk önerilerle ayakta kalmaya çalışan takımların şevkini kırarak, işletmesini aldığın pistleri kötü yöneterek o ülkelerdeki insanları hem formula 1, hem de diğer motorsporlarından soğutarak ne yaptığını düşünüyorsan gerçekten bilmek isterdim..

bu spora gönül vermiş izleyiciler artık kerhen yarışları izlerken.. artık yarışlarda zevk almak için yağmur yağmasını veya startta favori pilotlardan bir veya ikisinin geride kalmasını ve onların üst sıralara tırmanmasını umuyorlar.. hoş alman mimarın tilke ile beraber neredeyse birbirinin kopyası ve geçiş imkanları sınırlı pistler yaparak o tırmanışları bile bizi izlemekten mahkum bıraktınız ya.. bernie sana söyleyecek kelime bulmak çok zor...

buna rağmen hamilton, kubica, vettel, massa, alonso gibi pilotlar sayesinde bir süre daha takip etmeye devam edeceğiz ama bu ne kadar sürer.. bu senin ve ekibinin yapacağı değişikliklere bağlı, umarım doğru kararlar verirsiniz..

Not: Maalesef ki Honda da formula 1 takımını satma kararı aldı.. sezon başlayana kadar alıcı bulunmazsa şimdilik takım sayısı 1 azaldı.. her ay nerdeyse bir pist yarışı düzenlemekten vazgeçiyor.. bernie uyuyormusun yoksa..

Issız Adam


Bu filmi eleştiren herkes bi şekilde kendisini bir kişinin yerine koyarak ya da mesela İstanbul'un avukatı olarak eleştrilerini dile getirmeye çalışıyor.. 

Filmin başındaki Alperin fahişelerle olan sevişme görüntüleri bazılarına (benim gibi) basit gelirken, bazılarına çok ağır geldi.. hatta bu sahnelerin ne işi var filmde demeye kadar götürdüler işi.. ki burda Alperin hayatını rahat ve varlıklı olarak sürdüren bir şef aşçı ve restourant sahibi olmasının dışında, aslında duygusal bağlarının olmadığı ilişkileri yaşadığı ve buna aşırı derecede bağlandığını anlattığını unuttular filmin.. ayrıca bu yaşam tarzına bağlanmasına rağmen aslında yaşadığı ilişkilerden, çarşafları her seferinde kaldırıp atmasıyla pek de zevk almadığını ama alıştığı hayatt an vazgeçemediğini anlayabiliriz..

Ada ise malesef ki sayıları fazlalaşan ve kadınları duygusal yalanlarla kandırıp kendilerine aşık ettikten sonra türlü bahanelerle bi şekilde terkedip giden ve arkasında bıraktığı tahribatı önemsemeyen ve insani yönünü kaybetmiş adamlar tarafından sürekli terkedilen ama her seferinde kalbine söz geçiremeyip bi şekilde kendini ilişkilerin içinde bulan ve her seferinde hayal kırıklığına uğrayan saf ve güzel bir kadın profili..

burda betimlenen karaktelerin cinsiyetleri farklıda olabilir..  o yüzden bu kadar kişi kendini filmdeki karakterlerin yerine koyabiliyor.. 

aslında filmle ilgili olarak en genel eleştrilerden biri Alper karakterinin geçmişinden kaynaklanan şiddet eğiliminin sebebini Çağan Irmak tarafından açıklanmaması..  ancak burda herkes etrafına baksa mutlaka geçmişinden kaynaklanan bir problemi olan tanıdıkları ve ya akrabası vardır ama o özelliğini nerden aldığını kimse bilmez.. yani bu konudaki eleştriler biraz yersiz kalıyor..

Ada ve Alperin ilişkilerinin nasıl başladığı, nasıl sürdüğü ve nasıl bittiği konusunda çok bir sorun yok ..yalnız filmin en vurucu sahnesi Adanın Alpere nasıl hissederek seks yapılacağını öğrettiği sahneki, o sahnedeki oyunculuktan dolayı hem Melis Birkan, hem de Cemal Hünal gerçekten büyük takdiri hakediyorlar.. o sahneyi izlerken daha önce bu kadar duyguların içinde olduğu seksi yaşamamışlarsa eğer, hem erkek hem kadın gerçekten duyguların içinde olduğu seksin nasıl olduğu konusunda uygulamalı ders alırlarken bulabilirler kendilerini.. 

ama Alperin yıllar geçtikten sonra bile Adayla geçirdiği zamanları unutamayıp gerçekten ıssız kalması bence erkek kadın ayrımı yapmadan herkesin ibretle ders alması gereken bir hadise olarak hatırlanmalıdır..

Not: Hala izlememiş olan varsa ve eğer o kişiler benim gibi severken terkedildilerse filme şu an birlikte olduğu kişiyle gitmesinler.. filmden çıkınca yüzünüzde mimiklerden bu şekilde veya benzer bir olayın başınızdan geçtiğinin tahmini çok rahat yapılır.. sonu o kadar vurucu bi şekilde bitiyor.. yani sinemadan çıkınca karşınıza çıksa orda koşarak ona sarılıp, sıkı sıkı sarıp bir daha da bırakmayı düşünebilirsiniz.. en azından ben çektiğim bütün acılara rağmen bunları düşündüm..

Nba

Normal sezonda yaklaşık olarak 1.5 ay geçtiği için nba hakkında izleyen ve takip eden herkesin belli bir öngörüsü oluştu doğal olarak.. Bende genel bir değerlendirmeyle nba de bu sezon hakkında benim gözüme çarpanları yazmak istiyorum.. 

Öncelikle bu sezona geçen sezon bıraktıkları yerden başlayan finalistlerden;
 bu performansı beklenen lakers, kobe-gasol ikilisine bynum ın eklenmesi ve ariza nın sakatlıktan kurtulması sonucu ve benchinde kuvvetli olması dolayısıyla bu sezonun en önemli favorisi olması beklenen lakers 2 adet 7-0 lık serinin sonunda iki doğu takımına yenilmesiyle şaşırttı beni.. bu yenilgilerin beni şaşırtmasının sebebi de detroitle kendi evinde oynamaları ve indiana gibi görece olarak zayıf bir takıma son saniyede de olsa yenilmeleri oldu.. lakers bu sene eğer sakatlık yaşamazsa batıda pek zorlanacak gibi görünmüyor..

diğer finalist celtics ise, benchinin zayıflaması ve big three nin 1 sene daha yaşlanması sebebiyle daha rölanti başlayıp yavaş yavaş formlarını yükseltmesi beklenirken, onlar gerçekten çok güçlü olarak sezona girdi.. ve onların mağlubiyetleri daha makul  karşılanacak takımlara karşı olması da dikkate değer.. ayrıca sakat sakat ve mükemmel oynadığı maçla pierce yine takdirleri kazandı bana göre..

doğu da celtics i zorlaması beklenen cavs ise lebron un önderliğinde beklenen de formda girdi sezona..  ancak bana sevimsiz gelen pazarlama startejisiyle lige giren lebron dolayısıyla bir antipatim olduğu için başarısız olmasını istediğin cavs in bu performansını kaybetmesini istiyorum..

batının bence finalist adayı olan ve lakers ın karşısına eğer daha önce gelmezlerse batı finalinde bize basketbol ziyafeti vereceğini tahmin ettiğim takım ise san antonio.. bu haftaya kadar hep eksik oynayan san antonio nihayet tam kadro oynamaya başladı ve form tutmaya başlamış gibi görünüyorlar.. ayrıca popovich in en büyük özelliği olan takımın nisan ayına en formda haliyle girmesi, bu sene hayalkırıklığı içinde olan batı takımları arasından sıyrılabileceğini düşünüyorum..

bunların dışında batıda portland ve denver sürpriz yapma potansiyeli olan takımlar gibi görünmelerine rağmen, portland tecrübesizlik, denver ise savunma zaafiyeti nedeniyle soru işaretleri barındırıyorlar.. houstonda da ron artest ve sakatlıklar ilerlemelerine engel olacak izlenimi verirken.. new orleans ise anlam verilemeyecek kadar kötü oynuyor ki toparlansalar bile en fazla batı yarı finali oynayabileceklerini düşünüyorum..

doğu da ise daha karmaşık ve daha sürprizli sıralamalar oluşsada orlando ve detroit in doğu yarı finali oynayacakları belli gibi.. burda bir istisna olarak howard, hedo ve lewis i tutarak nelson un yerine adam gibi bi guard bulabilirse orlando nun finali zorlayabileceğini düşünüyorum.. onun dışında ise belki atlanta renk getirebilir play-off a ama fazla ileri gidebileceklerini sanmıyorum..

bizim oyuncularımızdan hedo, geçen seneki çizgisine yakın oynuyor, ancak istatistiklerindeki ve şut yüzdesindeki düşüşü onun all-star rüyasını kaybetmesine neden olabilir.. ve artık hedo nun sayısı tek rakamlarla biten maçlar oynamaması gerekiyor..

memo ise, babasının rahatsızlığından önceki yaşadığı tutukluğu istanbul dönüşü birkaç maç sonra toparlasada şu an yine bi formsuz dönem yaşıyor.. onunla ilgili bu sene söylenecek tekşey babasının sağlığına biran önce kavuşmasını dilemektir.. daha fazlası onun için beklenmemeli bence.. all-star şansı bu sene nerdeyse sıfırken babasından gelecek haberlere göre inişli çıkışlı bir grafik izletecek bize..






Göztepe.......

Bu sene ilk kez Alsancak stadına gittim Göztepe'mizi izlemek için. Ancak daha önceden tv de izlediğim 1-2 maçından bile daha kötü bir oyun, daha doğrusu haysiyetsiz bir oyun oyna(yama)dı Göztepe'miz bugün. Öncelikle bu takımdan iyi oyun beklemiyordum zaten, nedeni ise 3. ligde olan bir futbolcu topluluğu yetenek olarak zaten yeterli kapasiteye sahip olamayacağı gibi bir içgüdüye sahip olmam.. Ancak bunun yanında arkanda bu denli fazla taraftar varken de en azından koşarsın, mücadele edersin, ne bileyim bi şeyler yaparsın, kı.ını yırtarsın yani bu kadar ruhsuz olmazsın sonuçta.. 

Karşındaki rakibine bakıyorsun; çocukların, takımın yarısı kapı dışarı edildikten sonra yönetim kararıyla belirlenen maaşları 300- 400 YTL civarında, çoğuda 2-3 aydır para alamayan ama en azından mesleğine saygısı olduğuna izleyenleri inandıran bir topluluk var..  1'i yani kalecileri hariç bu yazdıklarım.. İlk yarıda topa sahip olduğu bir pozisyonda yanına kadar gelen bir Göztepe'li futbolcunun başına vurduğu numarasıyla kıvranan, bu hareketiyle hem hakemi kandıran, hem de rakip seyirciyi galeyana getiren bi karakterdeki adama sporcu demek çok zor...

Göztepe'mize dönersek malesef ne sahadaki takım, ne de yönetim bu taraftara layık değil.. Ancak benim yıllardır anlamadığım bir hata yapıyor Göztepe'mizin taraftarı; maçın gidişatına uygun tazahuratı yapamıyor ve genellikle kendilerine karşı iyi oynayan futbolcu ve takımlara tepki gösteriyor, küfür ediyor.. Özellikle rakibe karşı takınılan bu tavır onları sindirmiyor, aksine daha da hırslanmalarını sağlıyor bana kalırsa.. Bugün ise oyuncular ve yönetime gösterdikleri tapkiler azdı bile.. Özellikle başkan Altınbaş'ın son 10 dk. daki tepkilere kayıtsız kalması da bence onun karakteri hakkında bize biraz bilgi vermiştir.. 

Alsancak stadına bu sene gidersem tekrar (ki özellikle Isparta maçına gitmek istiyorum) buraya not düşerim.. 

Son olarak bu takım yanlışlıkla ilk 2'ye girerse eğer transfer yapılamaz ise play-off'tan çekilmeli, çünkü bu taraftar orda alınacak farklı mağlubiyetlerde çıldırır bence.. Bu arada Mustafa hoca kredisini tüketmeden görevden ayrılmalı..

Not: Bence Türkiye'nin yaşadığı ekonomik kriz bile düşünülmeden bilet fiyatlarıda 3.lig seviyesine indirilmeli.. Yani 1 kişi yol, yemek gibi yan giderlerle en az 20 Ytl sini harcıyorsa takımına karşılığını almak ister..  Evet burası İstanbul değil Burası İzmir ve Göztepe'mizi yönetenler artık bunun farkına varmalı.. Önce takım adam gibi olmalı ondan sonra seyirciden daha fazla fedakarlık mutlaka gelir..

First post..


Nasıl olacağını ve neler yazacağımı tam düşünmeden başlıyorum.. 

Genel olarak spor da futbol, nba, formula 1, snooker'la ilgili yazabileceğimi zannediyorum..

Spor dışında İzmir, sinema, müzik ve tv de özellikle izlediğim amerika merkezli diziler hakkında birkaç kelam edebilirim.. Umarım uzun süreli bir blog olur..